0.3

375 186 252
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Yorumlarınız beni çok mutlu ediyor, minik yıldıza dokunup oy vermeniz de öyle... 💚

İyi okumalar 😘

***

Bir ses yankılandı sonra çığlık çığlığa içimden, her bir sözcüğün uğruna feda edildiğinden bihaberdim.

***

Soluk soluğa gözlerimi açtım, göğsüm hızla inip kalkarken hala ne olduğunu idrak etmekte zorlanıyordum. Terlemekten sırılsıklam olan yorganımı üstümden zorlukla attığımda ellerimin titrediğini fark ettim, hala kendime gelememiştim. Gün ışığından yoksun olan odamın duvarları bile sanki o an üstüme doğru geliyorlardı ve ben delicesine korkuyordum. Sanki hiçbir şey bitmemiş, kaldığı yerden kabusum devam ediyor gibiydi.

Bu kötü hissiyata bir son vermek için kendimi zorlayarak ayağa kalktım, ne yapacağımı ben de bilmiyordum. Bu odanın bir yerlerinde bir şey gizliydi ve ben bu gizemden kaçmaya çalışıyordum. Her zaman sığınağım olmuş bu dört duvarın bana yabancılaşmasına kalbim daha fazla dayanamıyordu. Kapıya doğru attığım her adımda vücudum ağrıyordu, adeta orada beni bekleyen bir şey vardı ve benim onu görmemi bekliyordu. Ne zamandır orada olduğunu bilmediğim, kenarları işlemeli, bronz aynaya baktım. Görmeyi beklediğim şey soluk tenim veyahut cansız kızıl saçlarımdı fakat gördüklerim bunun çok dışındaydı. Tıpkı benimki gibi beyaz tenli, zayıf bir kız... Tenine nazaran koyu renk saçları ve korkusuzca bana bakan yeşil gözleri... Gözlerine baktığımda tüm sesler kesiliyor bir anlığına, sanki her şeyin sahibi o ve beni iyileştirecek güç onun elinde.

''Meyra... '' seslense de bir şey diyemiyorum, o benim yerime konuşuyor.

''Dediklerimi neden duymuyorsun? Senin için geldim, senin iyiliğin için... '' üzüntülü sesiyle konuşsa da tebessümünü görebiliyorum, neden gülümsüyor?

''Bana neden yardım etmedin? '' diye soruyorum fakat asıl sormak istediğim bu değil. Kelimeler dudaklarımdan firar etse de hükmü ben vermiyorum, o istiyor ve ben engel olamıyorum.

''Bana izin vermedin. '' derken bakışları üstümde geziniyor yavaş yavaş, bir şeyler onu rahatsız ediyor. Beklemediğim bir anda elini uzatıp boynumu kavrıyor, bense ellerini ittirmek yerine öylece kıvranıyorum. Cılız bedenine rağmen nasıl böyle güçlü tutuyor beni, bilmiyorum.

''Sen ne hakla beni esir edersin? Seni korumak için O beni görevlendirdi ve sen, onun bu emrine nasıl karşı gelirsin? Bunun bir cezası olduğunu bilmiyor musun? '' yeşil gözlerinden öfke taşıyordu sadece, bense her şeyi kabullenmiştim. Cezam neyse çekecektim.

''Seni serbest bırakıyorum, lütfen... Lütfen!'' dudaklarım kımıldamadan söylediğim şeyleri anladığında gülümsedi, oysa az önce çok kızgın gözüküyordu. Ellerini boğazımdan çekti ve tüm seslerle birlikte o da kayboldu birden bire, nereye gitmişti?

On Yedi - Otuz YediWhere stories live. Discover now