1.2

204 139 27
                                    

İki dudağının arasındaki sigaran olayım, döneceksen tam sırası.

***

Şarkıya eşlik etmek için bağıranlar, kalabalık, deodoranttan nasibini almamış kokarcalar ve baş ağrıtacak derece yüksek sesler... Konser denilince aklıma eskiden eğlence gelse de şuan içinde bulunduğum durumdan mütevellit düşündüğüm tek şey bu ortamdan kaçmak istediğimdi. Pera sahnede dinleyicileriyle kavuşmanın mutluluğunu şarkılarıyla haykırıyordu, şöyle bir etrafıma baktığımda çoğu kişinin son ses ona eşlik ettiğini görüyordum. Devrim elini belime atmıştı ve bana oldukça yakın durmaya özen gösteriyordu, konser alanlarında taciz olayları fazla olduğu için içten içe beni korumak istediğini biliyordum.

Birkaç adım ötemizde Pelin ve Ömer birbirlerine aşk dolu bakışlar atarak şarkı söylüyorlardı. Şeyda ve Reyhan Şeyda'nın fakülteden arkadaşı Burak'la beraber sağımızdalardı. Sanırım Şeyda ve Burak flörtleşiyorlardı ama henüz aralarında net bir şey yoktu, bizim deli kız aşk meşk işlerinde Mahmut Abi'yi referans aldığı için yüzü pek gülmezdi bu konuda. Serhat Devrim'i arayıp gelemeyeceğini söylemişti, sebebini sorduğumda net bir yanıt alamamıştım. Sanırım özel hayatıyla ilgiliydi, her ne kadar sevgili olsak da arkadaşlarımızın özel hayatlarını birbirimize söylemekten kaçınırdık. Belki ortak arkadaş grubumuz olmasaydı bu durum değişebilirdi.

Devrim belimdeki ellerini bana daha sıkı sardı ve boynuma bir buse kondurdu. Bu tür hareketleri toplum içinde yapmayı tercih etmediği için şaşkınca ona dönüp baktım.

''Sana böylesine yakın dururken kokunla nasıl başa çıkabilirim? '' dedi, duymam için bağırarak. Cümleyi anlamam biraz geç olsa da yanaklarımın ısındığını hissettim. Utançtan önüme döndüğümde dudaklarını öptüğü yere tekrar getirdi, bu kez öpmek yerine kulağıma ulaşana kadar dudaklarını sürttü.

''Devrim... '' diyebildim sadece, midemden yukarıya doğru yükselen bir alevle bedenimin yandığını hissettim.

''Efendim Meyra'm? '' derken kulağımla çenem arasında bir yere değen dudakları içimi titretti. Bu cesaretin sebebi büyük ihtimalle yarım saat kadar önce içtiği alkoldendi. Ben içmeyi sevmezdim.

''İstemiyor musun? '' diye sordu, bir yandan parmakları kabanımın izin verdiği ölçüde belimi okşuyordu. Sorusu içimi titretti.

''Neyi? '' demekle yetindim. Aklıma pek de uygun olmayan şeyler gelse de heyecandan ne diyeceğimi bilememiştim.

İstiyor muydum?

''Onunla böyle konuştuğuna inanamıyorum. '' dedi On Yedi. Ona çenesini kapatmasını söyledim.

''Yakınında olmamı... Sen ne düşündün? '' dedi ve alayla güldü. Göz göze geldiğimizde aklımdan geçenleri okuyormuş gibi yüzüme baktı.

''Pisliksin. '' diyerek güldüm, önüme gelen saçlarımı eliyle kulak arkama tutuşturdu.

Gözlerini kısarak ''Aklındakini söyle. '' dedi, bu onun en sevdiğim bakışlarından biri olabilirdi. Göz kenarları hafiften kırışıyor ve yeşil gözleri sanki göz kapaklarının arasında sıkışıyordu. Bir yandan bu nefis manzaraya eklenen gülüşü...

''Hiçbir zaman bilemeyeceksin. '' deyip onu taklit ederek gözlerimi kıstım. Sonrasında bana öyle bir baktı ki, tam o an vücudumun alev aldığını hissettim. Bakışlarının altında ''Ben söyletmesini bilirim. '' yatıyordu.

Pera 'Güzel Kadın' şarkısını söylemeye başladığında ona sarıldım ve kulağıma şarkıyı söylemesini dinledim.

"Yorgun ellerim

On Yedi - Otuz YediDove le storie prendono vita. Scoprilo ora