1.8

163 100 34
                                    

Bu bölümde bir cümleyi yazarken kalbim çok acıdı, gerçekte söylenmiş bir cümle çünkü :').

Sevdiğiniz satırlara '💚' bırakmayı unutmayın!

***

Nedenini sorma, sadece git. Bir kalbin nasıl kırıldığını bilmiyorsan kalmanın ne anlamı var?

***

Sandalyede oturmaktan rahatsız olunca bardaklarımızı alıp koltuğa doğru geçtik. Bana çocukluğunda yaşadığı ve daha önce belki yirmi kez anlattığı komik olayları tekrar anlatıyordu. Muhtemelen kanındaki alkolün vermiş olduğu rahatlık ve sersemlikle birlikte olayları anlatırken tam konuşamıyordu. Ondan farksızdım, tek farkım acı çekiyor oluşumdu. O neşeliydi, sevgilisiyle güzel bir gece geçiriyordu. Bense hüzünlüydüm, sevdiğim adamla belki de son saatlerimdi.

O hikayeden hikayeye atlıyorken yüz ifadelerini zihnimin ücra köşelerine kazıdım. Elimde olsa teninin kokusunu, teninde parmak uçlarım dolaşırken hissettiğim o duyguyu, kalp atışlarını kulaklarımda hissedecek kadar sıkı sıkıya sarıldığım anlardaki hislerimi ve daha nicesini de kazırdım fakat onlar öyle anlıktı ki hayal ederken bile zorlanıyordum. Sadece yaşarken hissedilen şeylerdi bunlar, hayaldeyken nasıl ona sarılabilirdim? Nasıl kokusunu ciğerlerimin içine kadar çekebilirdim?

Bu düşünceyle otururken ona biraz daha yakınlaştım ve omzuna doğru kafamı koydum. Sağ koluyla beni sardığında boynuna sıktığı parfümü ve kendine has kokusunun o harmanlanmış enfes kokuyu içime çektim. Hala konuşuyordu, bu halimin farkında değildi. Bir elimi sakalına doğru götürdüm ve yavaş yavaş sakalında elimi gezdirmeye başladım. Bunu yapmamı çok severdi.

''Benden ne sakladın, anlat. '' dedim birden. Bu soruyla birlikte sesi kesildi.

''Saklamadığımı söyledim ya sana. ''diyerek konuyu tekrar kapatmaya çalıştı.

''Anlat. ''dedim tekrar. Gözlerimi kapattım, gözyaşlarım akmasın diye yaptığım bir hareketti. Parmak uçlarımda hala tenini hissederken, hala böylesine derinden kokusunu alırken nasıl hem evimde hem de evimden atılmış gibi hissederdim?

''Kaza günü ne yapıyordun Devrim, ben aşağı düşerken sen neredeydin? '' diye sordum.

Hangi kızlaydın?

''Meyra... '' diye fısıldadı.

''Anlat sadece Devrim, lütfen. Bilmek istiyorum. ''ardından emin bir sesle ekledim. ''Bana doğruyu anlat, ne yaptıysan seni affedeceğim. ''

Oysa bu gerçek değildi. Sadece doğruyu söylemesi içindi bu cümlem.

''Meyra inan sadece... ''derin bir nefes almaya çalıştı, anlatmaya başlayacağını düşününce tüm bedenimde bir yankı uyandı. Parmak uçlarım yavaş yavaş uyuştu, kalp atışlarım hızlandı.

''Ben seni yalnız bırakmak istemedim, gerçekten hiç istemedim. ''dedi ve sustu. Derin nefes aldığını inip kalkan göğsünden anlıyordum. Elimi sakalından çektim.

''Sarhoştum. Hiçbir şeyi net hatırlamıyorum Meyra, gerçekten. ''dediğinde itiraf etmesini bekledim bir şey demeden. ''Yanımdan ne zaman gittiğini bile hatırlamıyorum, sen de sarhoştun. B-Ben seni öyle yerde gördüm. Yerde yatıyordun, hareketsizdin. ''

Cümleden cümleye atlıyordu, konuşmasından bazı cümleleri zor anlıyordum. Omzundan kalktım ve ona doğru baktım.

''Kiminleydin? Kimin yanındaydın? '' diye sordum.

''H-Hatırlamıyorum. ''

''Devrim söyle artık! Beni orada bırakıp kimin yanına gittin? ''dilim ona beni kiminle aldattığını sormaya varmıyordu. O cümleyi nasıl kurabileceğimi bilmiyordum.

On Yedi - Otuz YediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin