2.5

100 64 4
                                    

Bu bölüm tamamen yaşanmıştır.

İyi okumalar 💚

***
İki dudağının arasında tüm hayatım. Neden konuşmuyorsun?

***

''Neden bizimle gelmedi Meyra, neden onu içeri çağırmadın? Biraz olsun bizi düşünmüyor musun, biraz olsun bu mutsuzluğu giderecek bir şey yapamaz mısın? ''dedi On Yedi. Eve girdiğimden beri aynı şeyleri söylüyordu. Batuhan'ı istiyordu, onsuz eve girişimi bir hata olarak görüyordu.

''Daha yeni bir ayrılık yaşadım On Yedi, ne yapmamı bekliyorsun? Herifin kucağına atlayacak halim yok. '' diyerek ona kızdım.

Asla anlamıyordu, anlamayı bir kenara bırak, dinlemek bile işine gelmiyordu.

''Onsuz olmak istemiyorum Meyra, neden duymuyorsun beni? Seni aldatan, sana yalan söylemekten çekinmeyen biri için yas mı tutacaksın? '' dediğinde yanıt vermek yerine önce üstümü değiştirdim. Nefes bile almadan konuşmaya devam ediyordu, söyledikleri şeyler de hep aynı kapıya çıkıyordu, Batuhan'a. Onu dinlememeye çalışarak salondaki koltuğa oturdum. Gözlerimin önünde canlanan ilk şey bu evde Devrim'le birlikte yaşadıklarımdı.

Ne çok şey yaşamıştık beraber, bir yarısını hatırlamıyor olsam da hatırladığım kısımlar canımı acıtmaya yetiyordu. Mutfakta beraber yemek hazırlayışlarımız, beni öpüşü, bu koltukta beraber film izlemelerimiz ve kavgalarımız... Sanki tekrar o anları düşündüğümde bana dokunuşlarını hissediyordum. Dudaklarımı öpüşünü ve parmaklarının bedenimde yaptığı gezintileri...

Neyi yanlış yapmıştım?

''Yanlış olan onunla olmandı. Sana hep yapmamanı söyledim, seni hep uyardım. ''dedi On Yedi. Bu konuda ona hak verdim.

Beni haksız çıkardığı için bir kez daha sevdiğim adamdan nefret etmek istedim fakat nefret etmek şöyle dursun, ona karşı hissedebileceğim tüm duygular toplanıp kalbimi zorluyor gibiydi. Gücümü kaybetmiştim. Kalbim artık tüm anlamını yitirmişti, duygularımın bir anlamı kalmamıştı. Bir boşluktu bu, öyle bir boşluktu ki insanı ipte sallanıyor gibi hissettirmeye başlamıştı. Boynuna doladığın bir ipe sana tüm acıları unutturması için yalvarmak gibiydi bu yaşananlar, ölümün sükunetiyle yüzünü yıkamaktı.

Ben o gün ilk kez ölümü düşündüğümden bir haberdim. Üstelik bir ayrılık kararıyla başlamıştı her şey ve ansızın gelişmişti.

Odağımı başka şeylere çekmeye çalıştım. Önce televizyonu açtım fakat konuşulan her söz bana düşünmek istemediğim şeyler hatırlatıyordu. On Yedi susmuyordu, yemin etmişti bir kere. Düşüncelerini bana kabul ettirmeye yemin etmişti, bense susana kadar onu duymamayı tercih ediyordum. Bu mümkün olmamaya başladığında saat kaçtı bilmiyordum. Başım ağrıyordu ve On Yedi ne zamandır soluksuz bir şekilde konuşuyordu onu da bilemez bir hale gelmiştim.

''Sus. ''dedim sadece, belki bu basit sözcük beni bundan kurtarabilirdi. Birkaç saniye duraksasa da üstüme gelmeye devam etti.

''Sen zavallı birisin işte, böyle zavallısın! Burada oturmuş seni sevmeyen, başka kızları altından geçiren ve sendeki bu genişliği bildiği için sana göstermekten de çekinmeyen birini düşünüyorsun. İğrençsin sen, tüm bu yaşadıklarını hak ediyorsun belki de. '' dedi. Kalbimi kırıyordu. Duraksamadan konuşmaya devam etti. ''Senin yerinde olsaydım ölmeyi tercih ederdim. Böyle iğrenç biri olacağıma bileklerimi kesip defolup giderdim bu dünyadan! Ama sende o cesaret ne arasın? Sen anca burada oturup, başka kızlardan sıra gelirse sana sevgi gösterecek birini beklemeye devam edersin! ''

On Yedi - Otuz YediWhere stories live. Discover now