Canıma Yazık Ediyorsun

1.5K 149 615
                                    

Henüz bölüm zamanı değildi ama bir önceki bölüm hastalığım yüzünden çok geciktiğinden dördüncü günde kavuştuk 🎈
Lütfen bu bizi yanıltmasın. Diğer bölüm, zamanında gelecek inşallah.

Benim yazarken çok keyif aldığım upuzun bir bölüm oldu, umuyorum siz de okurken keyif alırsınız. Buyurun, yeni bölüm.
Sizi seviyorum 🧡

O kapının önünde birbirimize dolanmış bir halde ne kadar kaldık, az evvel ağabeyimin oturduğu o sedirlere bizi kim getirdi asla bilmiyordum. Nil ile yan yana oturmaya ve birbirimize dokunmaya devam ediyorduk. Sanki elimi çeksem, kaybolacakmış gibi hissediyordum. Nil neden elini çekmiyordu benden bilmiyordum ama yıllar sonra kavuştuğumuz bu ilk anda, birbirimize olan aşinalığımız, bizi hiç tanımayan insanlar tarafından bile net olarak görülebilir durumdaydı.

Ev halkı yoktu. Muhtemelen aşağıda kopan kıyametten haberleri olmadığından. Ağabeyim derin bir nefes alıp ellerini dizlerine vurdu ve oturduğu yerden kalktı. Görüyordum ama bakmaya gerek görmüyordun. Turan bile çekmiyordu dikkatimi. Ama Nil karşımızda dikilen ağabeyime baktı ve bir daha doldurdu, annemin dünyanın en güzel denizinin dibine benzettiği gözlerini. "Hoş geldin abim." Cihangir ağabeyim Nil'in çenesine uzandığında Nil gözlerini kapatıp onun avuç içine yaslandı. "Ağabey."

Nil iç çekerek ağabeyime seslendi ve oturduğu yerden kalktığında boşa çıkan elimi karnıma yasladım. Kasılmıştım. Bebekler de bunun farkındaydı. Hem sakinleşmek hem de sakinleştirmek için elimi karnımda hareket ettirirken Turan da uzandı karnıma. "Sorun mu var?" Onun tedirgin sesini duyduğumda dönüp içini rahatlatmak istercesine gülümsedim. "İyiyiz sorun yok."

Turan'ın kaygılı bakışlarından çektiğim gözlerimi karşılıklı dikilen ikiliye çevirdim yeniden. "Ağabey. Ben. Ne diyeceğimi bilmiyorum." Ağabeyim Nil'e uzandı ve benim görmediğim yaşları süpürdü parmağının ucuyla. "Bir şey deme. Gel. Bir sarılayım artık sana." Nil hıçkırarak ağabeyime sarıldığında oturmayı bile düşünemeyen ikiliye çevirdim bu defa bakışlarımı. Süreyya şaşkındı. Kilitlenmiş bir şekilde Nil'e bakıyordu. Kuzgun da öyle. Ama onun yüzünde şaşkınlıktan başka bir ifade vardı. Kafasını kurcalayan şeyler vardı, görüyordum. "Bitti mi ağabey?" Ağabeyim gözlerini yumdu. Nil göğsündeydi, o görmüyordu ama ben ağabeyimin gözlerini nasıl yumduğunu gördüm. Oraya yerleşen acıyı gördüm. "Bitti mi artık ağabey!"

Nil içini çeke çeke ağlarken Alaz dertli bir nefes verdi kalktı sedirden. "Ne çok ağladın karım. Ne çok ağladın be." Nil ağabeyimin göğsünden kalkmadan omuz silkince gülümsedim bu haline.

"Bitecek. Çok az kaldı güzelim benim. Bitecek." Ağabeyim gözlerini Alaz'a çevirdiğinde kaşlarını çattı hafifçe. "Ne bekliyorsun ayakta? Ne istiyorsun?" Alaz tedirgin bir şekilde dönüp Kuzgun'a baktı. Kuzgun'u ya da başka birini tanımıyordu ama nedense kendine ona seçti liman diye. "Karım, ağabey." Nil ağabeyimin göğsünden kalktı ama Cihangir ağabey Nil'i kolundan tutunca Alaz'a ilerleyemedi. Alaz da Nil'in koluna baktı ve biraz daha çattı kaşlarını. "Karım deme. Seni sevmiyorum." Alaz boğazını temizlerken Nil kısık bir sesle kıkırdayınca bakışlarım özlemle ona döndü. Çok güzeldi. Çok güzel gülüyordu. Ağabeyim ise Alaz'a olan öfkesi ile önce Turan'a hemen sonra Kuzgun'a döndü. "Hiçbirinizi sevmiyorum."

"Eyvallah ağabey. Ama. Belirtmek isterim ki o benim karım." Ağabeyim gözlerini sertçe yumduğunda Nil bir kez daha güldü ve ağabeyimin çenesinden öpüp Alaz'a doğru ilerledi. Alaz derhal karısını kendine çekip saçlarından öptü ve onu göğsüne hapsetti. Aslında istediğini almıştı ama ağabeyime kendini açıklamaya çalışmaktan vazgeçmedi. "Bildiğin nikahımız var yani. Üçüncü yılınız da bitti hayırlısıyla. Karım yani benim."

Turuncu Balonlar & Sonsuz Yalanlar حيث تعيش القصص. اكتشف الآن