Gidelim Mi Güzelim?

3.9K 334 87
                                    

Dedublüman ~ Geçmesin Günümüz

Yüzlerce yılda bir gerçekleşen ay tutulmasına şahit olduklarını düşünüyor olmalıydılar. Titreyen vücudum, Turan'ın kendinden emin duruşuna zeval veriyor muydu bilmiyordum ama ne Süreyya ne Kuzgun, biraz bile yardımcı olmuyorlardı. Bir de Destan vardı ama onun konumuzla bir ilgisi yoktu.

Yolumuzun üzerinde Süreyya var diye ilk onunla karşı karşıya kaldık. Süreyya ikimizin arasında dolaştırdığı garip bakışlarını bende nihayete erdirdiğinde hafifçe başını iki yana savurdu. Bu halini biliyordum. Konuşmak istiyor ama ne diyeceğini bilemediğinden ağzından tek kelime çıkmıyordu. "Demiştim işte sana! Biriyle birlikte demiştim." Hepimizden önce Duygu'nun sesini duymak zaten ayakta olan bütün sinir uçlarımı hareketlendirdi ve ben tırnaklarımı Turan'ın avuç içine bastırdım. Hiç tepki vermedi. Bir an kendimden bile şüpheye düşeceğim kadar sürüncemede kaldım ama hayır, avuç içinde tırnak izlerimin olduğunu biliyordum.

Süreyya'daki gözlerimi Duygu'ya çevirdim ve olanca samimiyetsizliğim ile gülümsedim. "Koşa koşa gelip yeni avından mı bahsettin?" Duygu'nun an be an bozulan yüzünden çektiğim bakışlarım Süreyya'ya döndüğünde onun gözlerinin şaşkınlıkla irileştiğini gördüm. "Belirtmek isterim ki, yanımdaki dişiliğinle etkileyebileceğin basiretsizlikte bir erkek değil. Şansını başka birinde dene bence." Duygu huzursuzca yerine kıpırdandığında yeniden ona baktım. "Biraz ileri gitmiyor musun Ada? Alpay'la aranıza ben girmedim." Onu elimi kaldırarak durdurdum çünkü sahte de olsa yanımda sevgilim diye gezdirdiğim bir erkek varken onunla eski sevgilimi konuşacak değildim. "Ada değil. Firuze. Bu bir. İkincisi de." Derin bir nefes aldım. Bunu bu şekilde dillendirmekten nefret ediyordum ama Duygu'yu bu şekilde kaybetmiş olmak ciddi anlamda canımı sıkıyordu. Bir zamanlar, aynı masanın etrafında oturup tasasız kahkahalarımızla mekanları çınlattığımız bir arkadaşımdı. Hayatımdaki o zamanki varlığını her dönem özleyeceğimi biliyordum. "İkincisini boşver Duygu. Ama rica ediyorum, bizden uzak dur. Canımı sıkma. Canını yakmak zorunda kalmayayım."

Duygu artık saklayamadığı bozulmuş ifadesi ile Süreyya'nın asla ilgilenmediği birkaç veda cümlesi sıraladı ve bana bir kere daha bakmadan yanımızdan ayrıldı. Önemli olan, zaten Duygu değildi. Süreyya bir şey demeden biz aslında sevgili değiliz diye ortaya atılsam mı diye düşündüm ama birkaç saniye önce adamın göğüs kafesinden öptüğüm aklıma geldiğinde hırsla gözlerimi yumdum. Kendi planımın bokunu kendim çıkarmıştım. "Evet?"

Yanımda bütün karizmasıyla dikilen adama baktığımda bir an aklımdan göğsüne saklanmak geldi. Talep etsem, reddedermiş gibi durmuyordu ama elbette böyle bir şey yapmayacaktım. "Evet. Ben geldim." Süreyya bana baktı. Ardından Turan'a. Henüz o konuşmadan masanın arkasında dikilen adamın adımları hareketlendiğinde Turan'a doğru biraz daha kaydım. Hissetti mi bilmiyorum ama elimdeki kuvveti arttı.

"Yalnız gelmememişsin." Kuzgun'un sert sesini duyduğumda dilimi dişlerimin üzerinde gezdirdim. "Yalnız mı gelmeliydim?" Şakaya vursam olmazdı, sert yapsam alasını görürdüm. Ne bok yiyeceğimi şaşırdığım bir an Turan elimi bıraktı. Bu, daha da çuvallamama neden oldu ama o kadar kısa süre ellerimiz ayrı kaldı ki, beni sol tarafına alıp, sol elini belime yerleştirdiğinde ayran budalası gibi yüzüne bakmamak için Süreyya'ya baktım. Ama keşke Turan'a baksaydım. Turan, heykel gibi karşımızda dikilen Kuzgun'a elini uzattı ve ikinci kişiliğini selamladığı bir ses tonu ile adını söyledi. Kuzgun, gerçek bir salon beyfendisi olduğundan elbette Turan'ın elini havada bırakmadı. Kendisine uzanan eli tuttu ve başını eğerek Turan'ı selamladı. "Kuzgun Demirci." Bakışları kısaca üzerime dönüp yeniden Turan'a döndüğünde, ela gözlerinin bir tık kahveye döndüğünü hissediyordum. "Kuzeniyim, Firuze'nin. Biliyorsundur."

Turuncu Balonlar & Sonsuz Yalanlar Where stories live. Discover now