Artık Başka Bir Şey Alıyor Aklımı Başımdan

1.7K 177 87
                                    

Önce bir kükreme duydum. Sonra Turan üzerimden uzaklaştırıldı.

Gözlerimi açıp da ne olduğunu anlamaya çalıştığım an, Cihangir ağabeyimin Turan'ın yakasına yapıştığını gördüm ve ben henüz ne oluyor diye aralarına girmeye fırsat bulamadan az önce Sadık ağabeye inemeyen yumruk Turan'ın sağ elmacık kemiğine indi. "Turan!" Kontrolsüz bir şekilde dudaklarımın arasından firar eden çığlıkla ileriye atılsam da biri belimden tuttu. Belime sarılıp beni havalandırarak uzaklaştırmaya çalışanın Sadık ağabey olmayacağını biliyordum. Debelenerek kurtulmaya çalışıyor bir yandan da Cihangir ağabeyin adını sayıklıyordum. "Ahraz! Elini ayağını sikeceğim şimdi bıraksana beni!" O küfrü yiyen o değilmiş gibi bir rahatlıkla beni bir arabanın ön koltuğuna oturtup kapıyı üzerime kilitlediğinde aklımı kaçıracağımı düşündüm.

Birkaç metre ilerimde Cihangir ağabey hala Turan'ın yakasından tutuyordu ve Turan ona asla karşılık vermeden sakince konuşuyordu. Bu kadar ne konuşuyor olabilirdi ki! Birkaç polis memuru olaya müdahil olmaya çalıştığında Turan onları da engelledi. Delirecektim. En sonunda delirecektim.

Öfkeyle camları yumruklarken, kapının hemen yanında dikilen Ahraz şöyle bir dönüp yüzüme baktı. Buradan indiğim an, Turan'ın yüzünde patlayan yumruğun aynısından onun yüzünde de patlayacaktı!

Ben pencereyi yumruklamaya Ahraz ise asla istifini bozmadan karşısındaki manzarayı izlemeye devam ederken bir şey oldu. Turan dakikalardır yapmadığı şeyi yaparak yakasındaki ellerden birini tuttu ve öfkeyle itti. Yetmedi Cihangir ağabeyimin üzerine doğru bir adım atıp işaret parmağını havalandırdı. Bir şey demişti. Ağabeyim bir şey demişti ve Turan'ı delirtmişti.

Turan söyleyeceklerini bitirdiğinde Cihangir ağabeyimin herhangi bir cevap vermesini beklemeden arkasını döndü ve beni bıraktığı yere bir kere bile bakmadan içinde olduğum arabaya doğru yöneldi. Burada olduğumu biliyor gibiydi. O beni görmüyordu ama ben vücudundan dalga dalga yayılan elektriğin farkındaydım. Aramızda az bir mesafe kala yerdeki bakışlarını kaldırıp Ahraz'a baktı. Ahraz başını eğip elindeki anahtarı havalandırdığında gelip anahtarı aldı ve giderken Ahaz'ın omzuna vurdu.

Hayır, öfkeyle değil. Teşekkür eder gibi.

Ben şoka girmiş bir halde Turan'ın arabanın önünden dolaşıp sürücü tarafına geçmesini izlerken Turan gerginlikten ölmesine rağmen gayet cool bir şekilde kapıyı açtı ve bedenini yukarıya çekip arabaya bindi. Kapısını kapattığında dönüp önce yüzüme baktı. Ben onu birden bire görmenin, gördükten hemen sonra ağabeyim ile tutuştuğu kavganın, ki o arbedeye kavga demem doğru olmazdı, yüzünde yer edinen hafif kızıllığın şoku içerisindeyken o sakin bir şekilde gözlerini vücuduma indirdi. Ne aradı, ne buldu bilmiyordum. Önüne dönüp arabayı çalıştırdı ve tozu dumana katmak ister gibi gaza yüklendi. "Kemerini tak yavrum."

Kaşlarım havalandı. Yapabiliyor olsaydım birini havalandırırdım ama malum, o gen aktarımı bana varamamıştı. Birinin yol vermesini beklemeden arabayı yola soktuğunda arkamızdaki arabadan yüksek bir korna sesi yükseldi. Dişlerini birbirine bastırıp direksiyona daha sıkı sarıldı. Hata yapan o değilmiş gibi bir de adama dikiz aynasından ters ters bakışlar attı. Araba kemerimin takılı olmamasından kaynaklı yüksek sesle öterken Turan dönüp bana baktı ve az önce benim yapamadığım şeyi yaparak tek kaşını havalandırdı. Ona meydan okuduğumu düşünüyordu. Halbuki yalnızca şoktaydım ve tepkilerimi kontrol edemiyordum.

Sıkışık trafikte daha da gaza yüklendi. İçinde bulunduğumuz araba daha önce görmediğim siyah bir range idi ve sanırım önümüzdeki microyu ezerek yola devam etmek istiyordu. Muhtemelen kırmızı micronun sahibi hanım da aynı şeyi düşünmüş olacak sakince sinyal verip sola kaydı. Turan sanki yol açılmışçasına biraz daha gaza yüklendiğinde uzanıp kapının kolunu tuttum. Sesimi bulabilsem, ismini söyleyecektim ama konuşmayı henüz öğrenmemiş bir bebek çaresizliğindeydim.

Turuncu Balonlar & Sonsuz Yalanlar Where stories live. Discover now