Sonra Yine Sana Geleceğim

1.3K 134 133
                                    

Ayak sesleri duyuyordum. Mekanik ve hızlı. Bir süre sonra iç çekişlerime karışacak kadar yakın. Gelenleri tanıyordum. Gelenler geç kalmıştı, biliyordum.

Temiz, diye bir ses duydum. Ali Kemal'di. Bir ya da iki saniye geçti. Zaman mefhumunu yitireli epey oluyordu. Bir daha aynı kelimeyi duydum. Bu defa Ali Kemal değil, Babür'dü. Ses tonlarını dahi ayırt edebilecek haldeydim. Aradan geçen zamanının büyüklüğüne rağmen, bilincim kapanmayı reddediyordu. Olan biten her şeyin farkındaydım.

Kaybettiklerimin farkındaydım.

Saniyeler dakikaya evrilmeden bir ses daha duydum. "Tim! Toplan!" Kuzey'di. Beni ilk gören oydu. Ayak sesleri az öncekine göre daha da hızlı ve mekanikleşmiş bana doğru yönelmişti. Gevşeyen bedenim bilinç dışımda bunu bir kurtuluş olarak görüyor olacak, rahatladı. Rahatladığını titremeye başlayınca hissettim. Gözyaşlarım yeniden gözlerime hücum edince bir de.

Çok kısa bir süre sonra bir el evvela gözlerimdeki banta uzandı. "Savcım geldik!" Nasıl gelmişlerdi, beni nasıl bulmuşlardı bilmiyordum. Bildiğim tek şey, buldukları yalnızca bedenimdi. Ruhum ve ruhuma işlenen her şeyi kaybetmiştim. Bebeklerimi kaybetmiştim.

Bir damla süzüldü yüzüme doğru. Ali Kemal ellerimi çözerken kim olduğuna dikkat etmediğim biri ayaklarıma uzandı. Önümde duran bedeni tanıyordum. Yüzündeki maskeye rağmen, gözlerine yerleşen acıdan biliyordum kim olduğunu. Gözleri bacaklarıma kaydı. Ben bakmayı reddediyordum ama o gördü. Renk değiştiren pantolonumda ne gördüğünü biliyordum. "Savcım iyi misin?"

Başımı iki yana bile sallayamadım. Yalnızca gözlerimi kapatıp daha fazla yaşın firarına olanak sağladım. Ali Kemal'e cevap vermek istemiyordum. Hayatımın herhangi bir döneminde iyi olmak da istemiyordum. Birinin önümde çöktüğünü gördüğümde gözlerim araladım. "Ada." Oydu. Babür. "Ada sana n'aptılar?" Ona bakmak için gözlerimi aşağıya indirdiğimde bana ne yaptıklarını gördüm. Pantolonum artık gri değildi. Bordo lekeler gittikçe çoğalıyordu. Daha da çoğalacaktı. Umarım bütün kanım burada biter ve ben anneme kavuşurdum. Hayır, yavrularıma kavuşurdum. "Ada."

Babür maskesini bile çıkarmadan önümde çöktüğünde bir elini dizime yasladı ve başını öne eğdi. Maskeye rağmen dağıldığını görüyordum. Nedeniyle asla ilgilenmemekle birlikte biriyle aynı duyguda buluşmayı ilk defa önemsemiyordum. Umurumda değildi. Umurumda olan hiçbir şey kalmamıştı. Yine kim olduğunu asla bilmediğim biri ellerini yüzüne kapatıp arkasını döndü. Kimdi bilmiyordum. Zerre umurumda değildi.

Kuzey gelip Babür'ün omzunu sıktı. "Babür. Hadi." Babür ayak ucumda kalkamıyor, sarsılan omuzları benimkileri de titretiyordu. Sayıklar gibi sana naptılar dedi yine. Bir hıçkırık daha kaçtı boğazımdan. Ali Kemal önüme dolaşıp beni kucağına almak istediğinde başka biri onu durdurdu ve bir elini dizlerimin arkasından diğerini koltuk altımdan geçirerek beni kucağına aldı. Ekipten fazla kişi mi buradaydı, bu adam kimdi bilmiyordum. Düşünebilecek durumda değildim.

Kuzey de Babür'ü kaldırdığında Ali Kemal ile göz göze geldim. "Kim oldukları hakkında bir fikrin var mı?" Ses tonu bile acı çekiyordu. Acımı paylaşan birilerine ilk defa tahammül edemiyordum, tam da bu yüzden, bu seremoni hızlıca bitsin diye gözlerimi kapatıp başımı iki yana salladım. "İlk andan itibaren gözlerim kapalıydı. Hiçbir şey görmedim." Ali Kemal kısacık bir an gözlerini kapatıp dişlerini birbirine bastırdı. "Tek bir kişi konuştu benimle. Neden vazgeçtin bilmiyorum dedi." Bunu duyduklarında hepsinin yüzüne yeni bir keder yüklendi. Vazgeçtiğimi böyle öğrenmelerini istemezdim. Bebeğimden her şeye ve herkese rağmen vazgeçmeyeceğimi benden duysunlar isterdim. İstediğim hiçbir şeye kavuşamıyordum. Aldığım nefes bile zul geliyordu. "Sen vazgeçersen ben alırım dedi."

Turuncu Balonlar & Sonsuz Yalanlar Where stories live. Discover now