Ben Buradayım Ada

2K 206 490
                                    

"Peki şimdi sen, f-16 kullanabiliyor musun?" Turan'ın çay bardağına uzanan eli bir anlığına havada kaldı. Beklediği tepki neydi bilmiyordum ama asla bu değildi, onu görebiliyordum. Sakince eğdi başını. "Kullanabiliyorum." Süreyya'nın ışıldayan gözlerini fark ettiğinde tedirginlikle gözlerini kıstı. Hala ayaktaydım ve bu halleriyle inanılmaz eğleniyordum. "Peki canlı bir hedefi vurabiliyor musun?"

"Süreyya."

Kuzgun, Süreyya'nın Turan'a olan ilgisine alenen uyuz oluyordu ama bu Süreyya'nın biraz bile umurunda değildi. Kuzgun'un uyarı ile ona uzanan elini tavuk kışkışlar gibi iteledi ve çenesini avuç içine yaslayıp kendisine bir cevap versin diye Turan'ın koluna vurdu. Umuyordum ki canım sevgilim şaşkınlıktan ölmezdi. "Canlı bir hedef, derken?"

"İşte diyelim. Şurada biri yürüyor." Pencereyi işaret ettiğinde Turan mekanik bir şekilde pencereye döndü. Bu kız sevgilimi deli çıkaracaktı. "Buradan geçerken Ada'ya öpücük atmış meğer adam." Ben küçük bir kahkaha atarken Kuzgun iki elini yüzüne kapattı. Sevdiğim bey ise centilmenliğini konuşturan bir inan evladı olduğundan sabırla kuzenimi dinlemeye devam etti. "Sen o yürürken onu vurabilir misin?"

Turan belli belirsiz gülümseyip küçük bir açıyla başını eğdi. "Türk silahlı kuvvetleriyle ilgili aklında nasıl bir senaryo var bilmiyorum." Süreyya'nın ilgiyle kendisini izleyen halini incitmeden bu soruya nasıl cevap verilir bulmaya çalışıyordu kurban olduğum. "Ama öyle, canımızın istediğini vuramıyoruz biz Süreyya."

"Ya tamam. Etik ahlak falan tamam. Ama diyelim. Canın vurmak istedi." Asla vazgeçmiyordu. İstediği cevabı almadan vazgeçmeyecekti. "Canın çok istedi yani. Ama yürüyor da adam. Yine de vurabilir misin?"

Turan derin bir nefes aldı. Kurtuluşu olmadığını anlamıştı. Bir kez daha eğdi başını. "Elimdeki silahın menziline göre değişir tabi ama. Basit bir SAR9 X ile."

"Turan!" Ağabeyimin sert sesi ile Turan anında sustuğunda telefonu avuç içime hapsedip masaya doğru hareketlendim. "N'apıyorsun lan sen?"

"Vay anasını! Ağabey!" Süreyya'nın kendine yönelen ilgisi ile bu defa ağabeyim derin bir nefes aldı ve kardeşine döndü. "Bayağı komutansın he! Dağ gibi adamı tek kelimeyle nasıl muma çevirdin!"

Ellerimi Turan'ın omuzlarına yaslayıp eğildim ve dudaklarımı saçlarına bastırdım. Turan umuyordum ki benimle evlenmekten vazgeçmemişti. "Kimseyi muma çevirmedim güzelim. Uyardım sadece. Bu kadar bilgiye ihtiyacın olmadığı için."

Süreyya ağabeyine dudak büküp bu defa Kuzgun'a sardı ve uzanıp onun koluna vurdu. "Bebeğim sen de askersen lütfen söyle. Tam şu an hazırım bak lütfen." Kuzgun gözlerini devirip Süreyya'ya cevap vermek yerine bana döndü. "Bunu bu hale neyin getirdiğini biliyorsun değil mi?" Ben biliyordum. Yıllar önce Kartal izliyor diye izlemeye başladığımız, sonra Süreyya başroldeki çocuğa aşık oldu diye devam ettiğimiz dizi yüzünden Cihangir ağabey ve Turan'ın asker olmaları onu aşırı yükseltmişti. Gerçi sonra o başroldeki komutan, karısı ölür ölmez başka birine aşık oldu diye öfkesinden bir hafta Kuzgun ile konuşmayınca Kuzgun da bize diziyi izlemeyi yasaklamıştı. Ama şimdi, Süreyya'nın o diziyi kanlı canlı yaşatma ihtimali vardı. Bundan asla geri durmayacaktı. Tam da bu sebeple Kuzgun'un bir cevap vermesini beklemeden yeniden Turan'a döndü. "Turaaan. Şey desene bir kere." Ben ilgiyle yüzüne bakarken Kuzgun artık sinirlenmeye başladığını belli eden bir sesle ismini fısıldadı ama Süreyya bunu da asla sallamadı. "Beyfendi ben Türk askeriyim. Tarih okurum ama asıl işim tarih yazmak. Desene. Nolur. Bir kere."

Turan nadir görülür bir şekilde iki kaşını aynı anda havalandırıp yüzüme baktığında kahkahamı tutamadım. Kuzgun sert bir şekilde sandalyesini geri itip yerinden kalktı ve tamam dedi. Tamam yeter bu kadar itiraf. Etrafımızdan dolanıp Süreyya'yı oturduğu sandalyeden kaldırdığı esnada ağabeyim de söylene söyleyene kalktı.

Turuncu Balonlar & Sonsuz Yalanlar Where stories live. Discover now