Seni Hissettim Turan

2.6K 250 211
                                    

Fettah Can ~ Mandalinalar
Sezen Aksu ~ Firuze

Allah kınadığını yaşamadan kulunun canını almıyormuş. Tecrübeyle sabittir.

Üç gün tanıdığı bir adamın peşinden kalkıp Bursa'ya gelin giden Süreyya Boran'ı, henüz birkaç hafta önce tanıştığım, tanıştığım andan beri de parmak uçlarına bağımlı hale geldiğim, birkaç saat önce gözü bana değmediği her an eksik hissettiğini öğrendiğim bir adamın peşinden geldiğim, kaç yıllık olduğunu henüz öğrenemediğim bir konakta, Antakya'da anlıyordum. Hayat gerçekten garipti. Mantıktan ibaret olduğumu sandığım, hayatımın aşkı dediğim adamın bana tek kelime etmeden yurt dışına çıkışını bile çok mantıklı bulup kabul eden ben, söz konusu Turan olduğunda aklımı kaybediyordum.

Anne. Aklımın ipleri elimde değil. Ne zamandır değil, bilmiyorum. Aşık oldum değil mi?

Annem olsaydı gözlerinde parlayan inci taneleri ile sarılıp saçlarımdan öperdi. Korkulacak bir şey yok derdi. Çünkü kendisi, sonunu getiren bir aşka sahipti. Ve çok emindim ki, şu anda bile babama aşıktı.

Düşüncelerimden çalan kapı ile sıyrıldım. Birlikte yaptığımız mayşe ve önceden hazırlanan yüklü miktarda incir boğması ile arabaya binip eve döndüğümüzde, Turan beni buraya getirmiş, bir ihtiyacım olursa karşıdaki kapının kendi odası olduğunu belirtmişti. Ondan başka bir şeye ihtiyacım yoktu ama bunu dillendirecek kadar cesur değildim. Biraz olsun sakinleşebilmek için odanın içindeki banyoya girip soğuk bir duş almış ardından da beyaz, düşük omuzlu, diz üstüme kadar inen bir gömlek elbise gitmiştim. Vücuduma olabildiğince az temas ediyordu. İyiydi. Her şey fazla geliyordu bana. Fazladan bir kumaş parçasına dahi katlanacak halde değildim.

Yattığım yerden doğrularak gelen kişiye baktım. Daha önce görmediğim orta yaşlı, güzel gülümsemeli bir kadındı. "Gelin hanım uyandırdım mı?" Gelin hanım, biraz fazla değil miydi? "Yok. Uyumuyordum. Buyurun." Kadın birkaç adımla içeriye girdi ve eliyle odanın açık kapısını işaret etti. "Lale Hanım sizi çağırıyor. Terzi gelmiş." Birkaç saniye öyle boş boş baktım yüzüne. Terzi ne alakaydı? An be an aydınlanan zihnimle, gelenin Şahruz olduğunu, düğün kıyafeti için bana yardımcı olacağını hatırladım. Ayaklarımı yere basarken başımı salladım. "Geliyorum hemen."

Kadın beni başıyla onaylayıp odadan çıkarken ben de yataktan kalktım ve yeniden banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı gelişigüzel bir topuz yaparak başımın üstünde topladım. Elbise deneyecektim, ağzıma burnuma girmesine gerek yoktu. Düzgün göründüğüme ikna olduğumda banyodan ve ardından da odadan çıktım.

Çıktım çıkmasına ama nereye gidecektim? Karşımdaki odanın Turan'ın olduğunu biliyordum. Sağ tarafta bir oda daha vardı sol taraf ise avluya açılıyordu. Her nereye gideceksem o tarafta olduğunu düşünüp sola döndüm. Geniş avluda iki ayrı oturma alanı, aşağı ve yukarı yöne giden merdivenler ve birkaç tane daha kapalı kapı vardı. Harikaydı. Odaya dönüp telefonumu almayı ve ardından Turan'ı aramayı düşündüm ama tam dönecekken açılan bir kapı ile yine sola döndüm.

Turan ve Yıldırım Bey, ellerindeki kahve fincanları ile avluya çıktılar. Alçak kapıdan, ki bence alçak değildi, çıkarken Turan'ın eğilmesi yüzümü aydınlatmıştı ve artık alıştığım bir şekilde ona baktığımı anında hisseden adam başını kaldırarak gözlerimi yakaladı. Öylece dikilip gülümseyerek onu izliyordum. Gördüklerinden memnun olması işten bile değildi. An be an aydınlandı yüzü. Yıldırım Bey, Turan'ın arkasından odadan çıkarken bir şeyler anlatıyordu sanırım ama Turan bir cevap vermediğinden önce ne oluyor diye ona baktı ardından gözlerini takip edip beni buldu. "Uyandın mı kızım?" İkisi birlikte üzerime doğru yürümeye başlayınca bir an elim ayağım boşaldı ama hafifçe başımı eğip selam vermeyi akıl edebildim. "Uzanıyordum sadece. Lale Hanım bekliyormuş beni, onun yanına gideceğim."

Turuncu Balonlar & Sonsuz Yalanlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin