48

591 72 120
                                    

geçmiş

"gojo!"

beyaz saçlı minik çocuk kendine seslenen sınıf arkadaşını duyduğunda başını önündeki yapbozundan kaldırmamıştı. seslenen kişi suguru olmadığı sürece kim olduğu pek de umrunda değildi ki en değerlisi o gün hastaydı. diğerleriyle zaten kaynaşamayan satoru o gün ekstra huysuzdu ancak ona doğru gelen çocuğun bu duruma aldırış etmediği ortadaydı.

nedenini bilmediği bir şekilde herkes onunla arkadaş olmayı istemeye başlamıştı. özellikle yaşıtı kızların her zaman ona karşı bir ilgisi olmuş olsa da suguru ve shoko geldiğinden beri karakterinde biraz yumuşama olan bu gizemli çocuk herkesin ilgisini çekmeye başlamıştı. ukalalığı ve bencilliği, güzel yüzü ve zekasının yanında göz ardı ediliyor ve bunu yapan herkesin ikiyüzlü olduğunu düşünmesine sebep oluyordu.

suguru farklıydı. ona özel biriymiş gibi davranmıyor, lafını asla sakınmıyordu. insancıl yönünü açığa çıkartıyordu ve kendisini daha çok sevmesini sağlıyordu. gruplarına yeni dahil olmuş sayılan shoko da farklıydı, etrafında olan bitene sadece kendi bakış açısından bakıyor ve kimsenin düşüncelerini kolay kolay benimsemiyordu. kimin popüler, kimin ezik varsayıldığı umrunda değildi. satoruyla gerçek anlamda muhabbet etmeyi başarabilen ikinci kişiydi.

"gojo, sana sesleniyordum, duymuyor musun?"

"duyuyorum." diye cevapladı karşısındaki çocuğu, başını hâlâ kaldırmamıştı.

"birazdan parka gideceğiz, sen de gelmek ister misin? kar yağıyor ve sıcak çikolata dağıtılacakmış. istersen geto'ya da götürürsün." küçük çocuğu oraya öğretmenlerinden birinin gönderdiğini anlayan satoru, başını ilk defa kaldırıp çocuğun gözlerinin içine baktı. genelde sessiz takılan biriydi ve satoru'nun sinirlerini bozmuyordu. ayrıca oraya öğretmenleri tarafından gönderildiği için onu kıramazdı ve en önemlisi de suguru'ya sıcak çikolata götürme fikri çok cazip gelmişti.

"olur, yapbozumu bitirince gelirim."

"tamam!"

yaşlarının getirisiyle kızlardan ayrı oturmuş olan erkek grubunun içinde hiç de ilgisini çekmeyen bir muhabbet dönerken satoru sakince sıcak çikolatasını yudumluyordu. montunun içine iyice gömülmüş olan çocuğun soğuktan kızarmış burnunu içeceğinden çıkan buhar ısıtıyor, bu ânı suguruyla paylaşma isteğini körüklüyordu. öncesinde kartopu savaşı yapmış olan çocukların hepsi şimdi üşüyor hâldeydi ve bir an önce sıcak çikolatalarını bitirip evlerine veya yurtlarına dönmek istiyorlardı.

"gojo, sen kimden hoşlanıyorsun?"

"kimseden." bu cevap onun için bir gelişmeydi, alaycılık içermiyor ve ukalalık etmiyordu.

"kimseden mi? böyle her zaman yanında olmasını istediğin biri yok mu mesela?"

"evet, hani böyle çok güzel bulduğun biri!"

"var, suguru." ismini bile bilmediği sınıf arkadaşlarının gürültüsünü iki kelimeyle kesmeyi başarabilmişti. aynı umursamazlığıyla içeceğinin dibini de kafaya diktikten sonra ağzını sildi ve sınıf arkadaşlarının gülmeye başladıklarını fark etti. komik bir şey söylediğini düşünmüyordu bu yüzden bu durum sinirlerini bozmuştu.

"öyle demek istemedik, bir kız yok mu yani? sana daha farklı gelen bir kız?"

sadece çenelerini kapatmalarını istiyor, kurdukları cümlelerin hiçbirini ciddiye almıyordu satoru. çünkü daha geçen hafta sınıftaki bir kıza açılmış olan çocuklardan birinin o gün bir diğer kızdan hoşlandığını söylediğini duymuştu. eğer birinden hoşlanmak bu kadar boş bir şeyse bunu konuşmanın anlamı yoktu. suguru olsaydı birlikte dalga geçebilirlerdi ancak tek başına eğlenemeyeceğini bilen satoru, onları susturmak için aklına gelen ilk ismi söyledi.

nihilist | satosuguWhere stories live. Discover now