10

1K 116 53
                                    

suguru: birlikte botanik bahçesine gittiğimiz günü hatırlıyor musun?

satoru: yoo, neden hatırlayayım?

suguru: komik misin sen?

satoru: cevabını bildiğin sorular soran sensin.

suguru: doğru.

satoru: zorla götürmüştün ayrıca, nasıl unutabilirim ki?

suguru: evet, o zamanlar dünyanın ya da insanların güzellikleriyle ilgilenmeyen, ilgilense de dillendiremeyen ve kabullenemeyen, sığ bir adamdın.

suguru: kendimi tarif etmişim gibi hissettim. :)

satoru: senin güzelliğinle ilgileniyordum sadece.

suguru: kesinlikle kendimi tarif etmişim o zaman.

satoru: bırak ya, beni çok umursuyormuşsun gibi davranman sadece komik geliyor.

suguru: seni çok umursuyorum ama, onu ne yapacağız?

satoru: ya beni zorlama, kendi cevabını kendin ver.

suguru: umursasaydın bırakıp gitmezdin?

suguru: neyse, daha sonrasında o gün yaptığımız geziden keyif aldığını itiraf etmiştin. değişmeye başladığını o gün fark etmiştim. değişimin sana ne kadar iyi geldiğini görmek beni mutlu etmişti.

satoru: evet, beni kendin gibi iyi bir adama dönüştürdükten sonra kendine neden bunu yaptın anlayabilmiş değilim. belki de benim suçumdur.

suguru: hiçbir şey senin suçun değil. sen benim hayatıma sadece güzellik kattın. üzgünüm, elimde değildi.

suguru: sana yaptığım ayıracı hâlâ saklıyor musun?

satoru: kitap okuyan bir adam olmadım hâlâ ama evet, saklıyorum. kırmızı kamelyaların ne anlama geldiğini çok geç fark etmiştim.

suguru: sonra beni öpmüştün, hayatımın en güzel günüydü.

suguru: hikâyelerinden birinde gördüm, sarı kamelya mı yetiştiriyorsun şimdi?

satoru: ha, bu konu oradan mı açıldı?

suguru: öyle.

suguru: bir de seni özlediğimi söylediğim için bana kızmıştın.

satoru: aynı şey değil. benim seni özlemeye hakkım var ve bundan nefret ediyorum.

suguru:

suguru: bak, ben de kendime biraz beyaz kamelya topladım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

suguru: bak, ben de kendime biraz beyaz kamelya topladım.

satoru: eskiden çiçekleri dalından koparan insanlardan nefret ederdin.

suguru: hâlâ ediyorum. insanlar o kadar iğrenç varlıklar ki güçlerinin yettiği her şeyi kendilerine göre şekillendirmeyi kendilerinde hak görüyorlar.

satoru: neden koparttın o zaman çiçekleri?

suguru: iğrenç bir herifin bahçesini güzelleştireceklerine, şerefleriyle elimde ölsünler istedim.

satoru: kendinle çelişiyorsun.

satoru: sen kendinde bu hakkı nereden gördün?

suguru: e ben de artık iğrenç bir insanım, sen demiştin.

satoru: bence sen kendine işkence etmeye çalışıyorsun. eskiden değer verdiğin şeylerden ne kadar uzaklaşırsan orada ne haltlar yiyorsan onları geçmişte olduğun adamın üstüne yıkmak istemediğinden onu o kadar akladığını sanıyorsun.

satoru: ve bu mesajıma cevap vermeyeceksin çünkü haklıyım.

satoru: senden hiçbir şey beklemiyorum, suguru ama eğer böyle yazmaya devam edeceksen bari bir şeylerin açıklamasını yap artık. yıllardır beklemekten yoruldum.

suguru: ben de beklemekten yoruldum.

suguru: belki bir gün anlatacak gücü kendimde bulabilirim, satoru. umarım beklemeye devam edebiliriz.

kırmızı kamelyalar aşk, mükemmel sevgi, tevazu ve sağduyu; sarılar özlem ve beyazlar da beklemek anlamına geliyormuş.

nihilist | satosuguWhere stories live. Discover now