45

58 5 1
                                    

İyi okumalar~
__________________

"Arkadaşlar, bu akşam seul'e döneceğiz. Bunun anlamı ne? Uçağa bineceğiz. Ya ölürsek? Küs ölmek isteyeceğinizi sanmıyorum"

Beakhyun boş yapmaya devam ediyordu, ben ise sinirle Taehyung'un yüzüne bakıyordum. Küs olmadığımızı ancak benim konuşmak istemediğimi asla anlamak istemiyorlar.

"Ben bi odaya çıkacağım"

"Otur oturduğun yere!" Jaesung üzerime doğru küfür eder gibi yürüdü "çocuklaşmayın. Adam gibi konuşsanıza"

Rahat yarım saattir bizi zorla bu aptal odada tutuyorlar. Temizlik malzemelerinin olduğu bu odayı nasıl bulduklarına dair en ufak fikrim yok. Ancak bizi buraya çağırmalarının altında bir şey aramamak mümkün değil.

"Beyler"

Arin'in sesi doldurdu kulaklarımı. Sırıta sırıta bize bakıyordu.

"Eeee gençler ne demiş atalarımız? Ya seve seve, ya da sike sike"

Beakhyun'un söylediğinin ardından Taehyung ve ben hariç diğer üçü kapıya doğru yani arin'in yanına koştu. Bir şeyler yaptıklarını gösteren jeton geç düşse de kalktım yerimden. Tabii o zamana kadar kapı çoktan kapanmış hatta kilitlenmişti. Bunlar bizimle taşak mı geçiyor aq?!

"Ne bu şimdi? Arin! Aç şu siktiğimin kapısını! Aptal aptal davranmayın!"

"Üzgünüm Taehyung! Sizi böyle görmeye dayanamıyoruz. Size iyi eğlenceler"

"Arin! Klostrofobim var benim!"

"Klostrofobin yok jungkook. Ayrıca telefonlarınızı boşuna aramayın. Bizdeler."

Ve bir takım gülme sesleri duyduk. Seslerin git gide azalması buradan uzaklaştıklarını belli ediyordu. O an sebepsiz yere o kadar sinirlendim ki Taehyung'un üzerine yürüdüm

"Hepsi senin yüzünden! Çamaşır suyu kokan bir yerde senin yüzünden öleceğiz!"

"Benim yüzümden mi? Sabahtan beri konuşmaya çalışıp sana derdimi anlatmaya uğraşıyorum!"

"Söylediklerin saçmalıtan ibaret. 'Seni o denli tehlikeli bir yere ellerime götüremezdim jungkook' aptal! Benim mesleğim bu!"

"Mesleğinde her yediğim ve içtiğin şeyin içinde uyuşturucu olduğunu bile bile bu gıdaları tüketmek zorunda olduğun bir mekâna girmek diye bir şey olduğunu sanmıyorum! Tanrı aşkına! Uyuşturuculu şarap mı içecektin!"

"İçmeyecektim!"

"Ama içmek zorunda kalacaktın! Dikkat çekemezdik! Ben sana operasyona katılma mı dedim! Bizzat içeri sızmana izin vermem dedim ve vermedim zaten!"

"Senden izin alan mı vardı?"

"Neden biraz olsun olgun düşünmeyi denemiyorsun-"

"Kes sesini yeter" Lafını ani girişim bölmüştü "durmadan aynı şeyleri söyleyip duruyorsun. Ne kadar gaddar bir adam olduğunun umarım farkındasındır. Empati yeteneğin 0. Beakhyun, kapının arkasında olduğunu biliyorum. Aç kapıyı"

"Kaçıyor musun yani? Ne bu yüzüme bakıp uzlaşmama çabası? Empati yeteneğim 0 mı? Seni korumak için kendimi yırtmamdan çıkardığın sonuç bu mu gercekten?"

Gülümsedim. Kahkahalar atmak istedim ama o kadarı fazla kaçardı. Sadece gülümseyebildim.

"Sana yemin olsun annemden bile fazla zarar verdin bana sadece birkaç ayda" umutsuzca baktım gözlerine "sorun sence sadece operasyon mu? İçeri sızamamam mı sorun sence? İstesem dün gece o lafları götüne sokup oraya senin girmeni engelleyemeyeceğimi, elimdeki yeterli sebeplerle operasyondan seni men edemeyeceğimi falan mı sanıyordun? Sen benim ağzıma sıçarken ben senden korktum diye sustum, kavga etmemize üzüldüm diye oturup ağladım falan mı sanıyorsun gerçekten? Gözünde ben nasıl biriyim? Her gece süt içmeden asla uyumayan, torpille işe başlamış, kimi kimsesi olmayan, ezik biri falan mı?"

Sinameki | TaekookWhere stories live. Discover now