6

194 14 38
                                    

İyi okumalar~
__________________

Bazen -ne olduğu farketmez- işlere anlık heves yüzünden girip sonra pişman olduğunuz oldu mu? Mesela lunaparkta arkadaşlarınızın gazıyla bindiğiniz bir hız treni. Şahsen ben bu tarz şeylerle çok sık karşılaşıyorum. Örneğin şu an! Bay kim ile mercedes bir arabanın arka koltuğunda oturuyorduk ve ben aramıza bir koltuk mesafe koyma şansım varken orta koltukta ona yapışık oturuyorum! Çünkü şu an öyle bir yerdeyiz ki kafayı yersiniz. Sanarsınız bizi ülkeden kaçırıyorlar. Korkuyor muydum? Korkuyordum! Bay kim ise benim aksime kahvaltıda yürek yemiş gibiydi. Tamam belki pişman değildim ama neyime bu işler diye düşünüyordum şu an. Bizi orda ne bekliyor mesela?

Durmadan dikiz aynasından bizi kontrol eden adam ile o kadar sık göz göze deldim ki bu gece kabuslar eşliğinde uyuyacağıma emindim.

Araba birkaç dakika içinde bir limanın önünde durdu, bu sayede aşağı yukarı 1 saat süren yolculuk son bulmuştu. Bay kim beklemeden kapıyı açıp arabadan inince hemen bende indim ve yine sadece arkasında durdum. Ayaklarımıza beton bağlayıp denize mi atacaklar bizi?

"Bu taraftan"

Görünüş olarak sakin limanda önümüzdeki takım elbiseli adamı takip ediyorduk. Diğeri neden inmedi acaba arabadan? Oldukça büyük bir yük gemisine doğru yaklaştığımızı farkedince bay kim'i dürttüm

"Bay kim, depoya falan gidicez sandım ben"

"Depolardan birindeyiz zaten"

Adam gemiye geçmemiz için işaret verince bay kim bana baktı "geç önden"

"Neden ben önden gidiyorum!"

"Düşersen tutayım diye gerizekalı."

"Bana geri zekalı dediniz! Peh! Siz çıkın beni çekin"

"Ne oyalanıyorsunuz?"

Karşımızdaki adam belli ki ortamdaki sesten konuştuklarımızı duymuyordu. Ben bile bay kim'i zor duyuyordum zaten. Bay kim derin bir iç çekerek merdivene tırmandı ardından da bana baktı. Çok beklemeden yanına çıkmamla ona biraz yaklaştığımda elimi uzattım. Yüzüme bile bakmadan bileğimi tuttu ve çıkmama yardımcı oldu. Tabii o anda hemen karşımızda bir adam daha görmeyi beklemiyordum.

"Takip edin"

Bay kim yine önden ben ise arkasından adamı takip ettim. Bir yandan etrafı süzüyordum ister istemez. Dik bir merdiveni kolayca çıkmamızdan sonra birçok adam görmüşüm. Takım elbiseli 50'yi geçik adam...

"Çok kalabalık"

"Buz dağının görünen yüzü." Dedi bay kim kendi kendime konuşmama karşılık. Hepsi genç insanlardı şu an sanki yiyecek gibi bize bakan adamların. Ama korkmuyordum bu nedenle biraz daha rahatım.

Önümüzdeki adamın bir kapı açmasıyla bakışlarım direkt içeriye kaydı. Geniş bir oda, 10-15 adam ile doluydu. Masalarda kart veya okey oynuyorlardı. Biz buraya okey oynamaya mı geldik? Ben oynamayı de bilmiyorum ama kartta iyiyim.

"Arkadaşlar, gerekeni yapalım"

"Gereken ne?" Sorum üzerine adamın bakışları bana döndü. Sonrasında ise gülümseyip elini omuzuma koydu

"Korkma. Ne için burada olduğunu tam anlamıyla kavraman için."

Adam yanımızdan uzaklaşırken içerideki adamlar önlerine döndü. Hani siklerinde değiliz belli ki.

"Okey oynamayı biliyor musunuz? 4. Lazım"

...

"Her gün burada mıyız yanı?"

Sinameki | TaekookWhere stories live. Discover now