38

61 8 10
                                    

İyi okumalar~
__________________

—Jungkook

Daha nice Taehyung'lu sabahlara...
Modum böyleydi uyanıp havaalanına gelene kadar. Benim yüzümden geç kalmamız bir yana Taehyung'un durmadan bunun için dırdır etmesi bir yanaydı. Her şeye rağmen siklemez tavrımla sessizliğimi koruyordum. Ne olmuş saati 1 saat erken sandıysam? O da bana sormak yerine açıp kendi baksaydı hani?

"Taehyung yalvarırım sus artık!"

"Geç kaldıysak bir sonraki uçağı beklemek zorunda kalacağız!"

"Dünyanın sonu mu!"

"Sonu jungkook!"

"Biraz daha bağırırsan senin sonun olacak! Ayrıca geldik hani havaalanındayız!"

Bulduğu ilk yere arabayı parketmiş ve kemerini çıkarıp arabadan inmişti. Taehyung'a papatya çayı falan almalıyım sanırım. Arkasından öfleyerek bende arabadan indiğimde o çokran iki valizi de bagajdan indirdi. Daha karga bokunu yemeden buraya gelmemiz yetmezmis gibi bir de beyfendinin tribiyle uğraşıyordum

"Yürü Jungkook, hadi"

"Geliyorum ya zaten!"

Az kaldı yolacağım onu! Ayrıca geç kalmadık daha 9 dakikamız var!
O benden 2 adım önde gidiyirdu, ben ise peşinden kosmak suretiyle onu takip ediyordum.

"Taehyung!"

"Ne var"

"Biletleri aldın mı!"

"Onları sen almadın mı!"

Aniden durdu adımları. Sinirli bakışları yüzüme sabitliydi.

"Şaka yaptım"

"Jungkook sırası mı!"

"Evet? Bak ordalar yürü hadi"

Onu biraz daha sinirlendirdim şu an sanırım. Öyle ki her yerinden ateş püskürüyordu.

"Abi gelebildiniz sonunda"

Baekhyun'a sadece göz devirdim. Biri de demiyor ki günaydın!

"Günaydın"

Lafımı bana geri tıkan jaesung olmuştu. Taehyung'un bakışları önce ona, sonra bana döndü. Hiç beklemediğim bir şekilde çekti beni yanına.

"Sana da günaydın"

Kolumu kurtardığım sırada gülümseyerek karşılık verdim.
Biraz daha dikilirsek geç kalmamızın sebebi ben olmayacağım, tamam mı?

...

"Taehyung ben çok acıktım"

Sızlanmamın bilmem kaçıncı dakikasındaydık. Kahvaltı bile etmemiştim, bununla birlikte bir de yeryüzünden kilometrelerce yukardski bir camdan aşağı bakıyordum. Hani aç olmamın etkisi midemi bulandırıyordu. Uçak her ne kadar yeni kalkmış olsa da aç olunca midemin bulanmasını sağlıyordu.

"Bir şeyler getirmelerini söyledim, telefonuna odaklan"

Elini bağdaş kurduğum bacağıma koymasını sağlayıp elini tuttum. Bir elimde telefon, bir elimde Taehyung'un eli. Gel keyfim gel, öyle değil mi?
Kısa bir süre içinde hostesin biri Taehyung için bir kahve ve benim için de bir sandviç, yanına da süt getirmiştu. Aslında böyle söyleyince bize özel gibi oldu ancak genel servisti bu. Anlarsınız ya?

"Bana yedirir misin?"

Evet, kendim yiyebilirdim ancak şu an oyun oynuyordum. İki elimde telefonla yeterince meşguldu. Aynı zamanda işime de geliyordu. Biliyordum ki Taehyung bunu reddetmezdi. Söylediğik üzerine onaylar şekilde kafa salladı. Ben olsam al kendin ye derdim. Enayi mi yoksa seviyor mu anlamadım.
Tek hareketimle aramızdaki koltuk kolunu kaldırdım, tam anlamıyla bedenimi ona döndürdüm. Sanki bir bebeğe yedirirmiş gibi uzattı sandviçi bana. O alışmış çıtı pıtı jimin'lere, ben bu tavrına karşı tek lokmada sandviçin yarısını ısırınca şaşırdı tabii.

Sinameki | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin