3

247 16 19
                                    

İyi okumalar~
_________________

Yeni bir hafta, yeni bir gün, yeni bir iş, yeni bir hayat ve yeni bir jungkook.
Kendimi glow up geçirmiş gibi hissediyordum. Dün gece kendime bir söz verdim; bundan sonra yep yeni bir jungkook olacağım. Çocukluk hayalime, kısmen, ulaşmamın şerefine yapacaktım bunu. Dün yeni bir tarza bile yelken açmış, yıllardır değişirmediğim ayrıca bağımlısı olduğum Calvin Klein parfümümü bile değiştirmiştim. Yani yine CK ama daha ağır ve erkeksi bir koku tercih ettim. İyi bir masrafa girdim ama bence değecekti. Her şeyin en güzeli olsun istiyorum. Artık hayatım bir düzene girsin ve daha mutlu olayım istiyorum.

Normalde 11-12 gibi kış uykusundan kalkan ben bu sabah 6'da kalkıp, 1 saat spor yapıp sonrasında işe gitmek üzere hazırlanmıştım. Dar siyah pantolonum üzerine koyu gri tonlarındaki roll neck bir tişört giyimiştim ve pantolonumun içine sokmuştum. Üzerine de mont olarak siyah bir trençkot giyecektim. Tabiki kombinimi parlak botlarım ve henüz takmadığım siyah şapkam tamamlıyordu. Ayrıca hayatımda ilk defa kahvaltı etmiştim ve acilen evden çıkmam gerektiği için çok oyalanmadan çıkmıştım. Geç kalmıyordum ama ilk gün olduğu için yarım saat de olsa erken gitmenin zararı yoktu.

Nedenini anlamadığım şekilde kendimi normale nazaran daha öz güvenli hissediyordum. Ta ki arabayı kapalı otoparka koymak isteyip otoparkta yer olmadığını görene kadar. Keşke araba ile gelmeseydim... yağmur yağıyor, dışarı koymak istemiyorum. Ne yani? Arabadan büroya kadar koşup sırıl sıklam bir şekilde mi gireyim içeri? Evet, belki sandığım kadar öz güvenli değilimdir.

Açıkçası gerçekten öz güveni yerlerde olan biriyim. Hani yakışıklı da değilim güzel de. İyi de değilim kötü de. Veya çekici de değilim yetenekli de... böyle çok şey söyleyebilirim kendim için. Sevmiyorum kendimi, sevilecek bir şey bulamıyorum kendimde. Yüzümdeki yara izinden dudaklarım altındaki bene kadar en ufak ayrıntılarımdan bile nefret ediyordum. Kusurlarla dolu bir insanım, belki de bu nedenle çevremde o kadar insan yok. Tabii kendim hakkımda hiçbir düşüncemi asla baskası ile paylaşmam, sonuçta birinin karşısına geçip kendimi yermem beni güçsüz ve aptal yapar. Ve kendini yeren birini elalem neden yüceltsin? ben kendime saygı duymazsam başkası neden duysun? Ama bazen diyorum, keşke Seokjin hyung'un öz güveninin yarısı bende olsa.

Neyse ne, psikolojik anlamda öz güvenli hissediyorum bugün. Siz anladınız beni.

Sonunda bulduğum boş yere arabayı hızlıca park etmiş ve heyecanla gülümsemiştim. Islanmak zorunda kalmadım. Torpidodan almam gereken kağıtları elime alarak arabadan inmiştim. Çok beklemeden büronun -1. Katından asansöre bindim. İlk önce 1. Kata dosyam için elimde tuttuğum kâĝıtları gerekli yere bırakmış, sonrasınsa ise hemen tekrar asansörle 3. Kata çıkmıştım. Başta nereye gideceğimi bilemesem de tanıdık bir yüzün bana yaklaşmasıyla saygı ile eğilmiştim.

"Jungkook değil mi? Doğru hatırlıyorum? Bana yanlış deme, yerin dibine girerim."

Karşımda benden cevap bekler tavırlarla konuşan kız gözüme o kadar tatlı gelmişti ki bir anda. Enerjisi çok farklıydı.

"Hayır Doğru"

"Harika o zaman, ben de seni bekliyordum. Bu arada 'sen' dememde bir sıkıntı yoktur umarım?"

Kafamı hızlıca iki yana salladım "tabiki sorun değil."

"İsmimi sormayacak mısın? Neyse ben söyleyeyim, irene. Tekrar memnun oldum"

Yüzündeki genişleyen gülümseme, benim de gülümsememi tetiklerken uzattığı elini sıkmıştım.

"Kabalık ettim sanırım, üzgünüm"

Sinameki | TaekookWhere stories live. Discover now