“Evet, sanki testesteron savaşı yapan bendim. Sırf adam senin verdiğin rakamdan büyük verdi diye hırs yaptın.” Genç kız dans adımlarını takip ediyordu. Hala ayakları kocasının ayakları üzerindeydi. O sırada Ömer Ali’nin öfkeli bir nefes alıp verdiğini tabiikide fark etmemişti.

“Bak boncuk göz. Ben az önce hiç bir şekilde ne sidik yarışı yaptım ne de testesteron savaşı.” Sesi biraz soğuk çıkmıştı “Sadece herifin biri benim karımı ahlaksız gözlerle süzerken onun karıma dokunmasına asla izin veremem yüzünden işe dahil oldum.”

“Bu yersiz korumacılığın sana bir milyona patladı hatırlatırım.”

“Bir milyon ya da on milyon fark etmez,” dedi adam bir anda eşini döndürerek, kollarının arasına alarak ona sarıldığındaysa “Benim yanımda olduğun sürece seni her türlü korumaya hazırım,” dedi.

Hatice’nin nefesi kesilmişti sanki. Ya da ayakları… Evet, galiba ayakları yerden kesilmişti. Şaşkınlıkla adama bakarken “Peşinden onca kadının koşmasına şaşmamak gerekiyormuş Ömer Ali,” dedi bu kez.

“Ne demek istedim anlamadım.”

Tekrar ayaklarının üzerine basmıştı Hatice, yoksa dans edemeyecekti orası kesin. Kocasının yakınlığından heyecanlanmaya başlamıştı, “Arkadaşın Yasemin dedi ya bir sürü hayranın vardı diye. Ondan dedim.” Sesi biraz huysuz çıkmıştı.

Ömer biraz sesli bir şekilde nefes alıp vermişti, “Askeri liseler ve harp okulları kapanmadan önce bende askeri okulda okumuştum. Muhtemelen bu yüzden böyle dedi. Kadınların üniformalı adamlara ilgi duymasını pek anlamıyorum doğrusu.”

“Sen askeri okuldamı okudun?” Hatice gözlerini kırpıştırarak adama baktı. Gerçekten bu adam hakkında ne çok şey bilmiyordu böyle.

Kuru bir sesle “Evet,” dedi Ömer Ali, eşi ondan daha çok cevap bekleyince devam etti anlatmaya “Babam hayattayken sürekli İzmir’e gelirdik. Otel işleri oluncada, bende çoğu zaman buradaydım.. Bu yüzden Maltepe askeri lisesini bitirmiştim.”

“Yani sen gerçektende bir bordo bereliydin,” diye homurdandı. O Yasemin cadısının her konuda haklı olduğunu bilmek canını sıkmıştı. “Peki niye şimdi asker değilsin?”

Ömer Ali sıkıntılı bir şekilde kaşlarını çatmıştı “Omuzlarımda ailemin sorumluluğu vardı Hatice. Bu yüzden,” ses tonundan gelecekteki konuşmaya teşvik etmediğini anlamak mümkündü. Bu yüzden başka soru sormamıştı genç kız.

Dans bittikten sonra herkes kendi masalarında yerini almıştı. Hatice masaya geçmeden önce kocası nazik bir tavırla sandalyesini tutmuştu. Gülümseyerek yerine geçmişti genç kız. Bir anda tekrar omuzlarını örten kocasının ceketini hissedince kaşlarını çattı. “İçerisi serin değil ama,” diye itiraz etti.

“Olsun. Üzerinde kalsın.”

“Gerçekten birazdan beni kıskandığını düşünmeye başlayacağım.”

Ömer Ali kısa bir bakış attı eşinin üzerine. Keskin koyu bakışları bir ara açık dekoltesine kaydı ama hemen çekti. “Fazla dikkat çekiyorsun boncuk.”

“Eee?” dedi eğlenerek Hatice.

“Ne eee’si? Erkeklerin dikkatini çekiyorsun işte.”

“Fazla dikkat çekersem ne olmuş ki? Sen dedin ya az önce beni korurum diye. Korursun işte yine,” haylazca kıkırdayarak göz kırpmıştı genç kız “Ya Ömer bazen gerçektende çok sevimli oluyorsun. Yüzünün şu ciddi ifadesiyle bana ‘fazla dikkat çekiyorsun’ dediğinde az daha kahkaha atacaktım!”

Bir tek seni sevdimWhere stories live. Discover now