Seni çok özlüyorum. Hange'ye endişeli diye laf ettiğim zamanları düşünüyorum da haklıydı. Şu an onu anlıyorum. Levi senin için çok endişeleniyorum.
Her bir yaranı iyileşene kadar öpmek, huzurdan başka bir şey hissetmeyene kadar sana sarılmak istiyorum.
Biliyorum senden hiçbir şey istemeye hakkım yok. Sen bana hiçbir şey borçlu değilsin hatta sana borcu olan kişi benim. Ama yine de sana yalvarıyorum eğer yaşıyorsan bana bir işaret gönder Levi. Söz veriyorum bir daha yazma dersen yazmayı keseceğim.
İhtiyacım olan tek şey yaşadığını bilmek.
…
Mektubu imzalamadan hemen önce Erwin yanağından akan gözyaşlarını silmek için tüy kalemi bıraktı. Artık kalemin düşmesine ve mürekkebin kağıda yayılıp her şeyi mahvetmesini engellemek için bunu yapması gerektiğini biliyordu.
Yazma konusunda oldukça ilerleme kaydetmişti ama yine de bir mektubu yeniden yazmak çok yorucuydu.
İmzasını atıp mektubu bitirmeden önce derin bir nefes aldı. Mürekkebin kurumasını beklerken yazdıklarına tekrardan göz gezdirdi. Sonra kağıdı güzelce katlayıp üzerinde Levi'ın adının yazılı olduğu bir zarfa koydu.
Kapının çalınmasıyla başını kaldırdı, aceleyle masayı toparlamaya başladı. Kapıyı açmak için ayağa kalktı. Kapının diğer tarafında genç bir adamın yüzü belirdi.
Erwin gözlerini masaya çevirdi "Gideceğini sanıyordum."
"Gidiyordum." dedi adam. "Ama postacı beni durdurdu ve bu mektubu sana vermemi söyledi."
"Bana bir mektup mu? Kimden?" Erwin adamın elindeki mektubu hızla kaptı. Genç adam Erwin'in bir mektup için bu kadar heyecanlı oluşunu garip bakışlarla izledi. "Londra'dan sana getirmemi istediğin bir şey var mı?" dedi en sonunda.
"Hayır." Erwin onun ne dediğini duymuyordu. Masaya geri dönmüş mektup açacağını aramaya başlamıştı.
"Yine mi ağladın?" dedi adam birkaç saniye sessizlikten sonra.
"Hayır!" dedi Erwin kızarmış gözleri yalanını ele verirken. Mektup açacağını bulunca aceleyle sandalyeye oturdu. Oda arkadaşı onu daha fazla sıkıştırmadan gülümsedi ve Erwin'i mektubuyla yalnız bıraktı.
Erwin'in gözleri mektubun imza yerindeki beklenmedik isim karşısında kısıldı. Mükemmel el yazısıyla 'Armin Arlert' yazıyordu. Mektubun kağıdında Erwin'in kalbinin boğazında atmasına neden olan bir kan lekesi vardı.
-
'Sayın Komutan Smith,
Size Kaptanımız adına, daha doğrusu Komutan Ackerman adına yazıyorum. Geçen yıl boyunca bir düzine mektup aldığını gördüm ve bunların sizden olduğunu tahmin ediyorum. Bana ve Komutan Zoe' ye bundan bahsetmemesine karşın sarhoş olduğu bazı gecelerde sizin adını sayıkladığını duydum. Onun durumundan endişe duyuyorum. Komutan Zoe de benimle aynı endişeyi paylaşıyor. Aynı zamanda Komutan Zoe içinde endişeliyim. Siz gittiğinizden beri her şey ve herkes darmadağın oldu.
Endişelerimi size aktardığım için beni affetmenizi diliyorum. Endişelerimi size aktarmamın nedeni bu savaşı sağ bir şekilde atlaracağını bildiğim tek kişi oluşunuz. Bu güveni bana verebilecek başka kimse yok. Dışarısı karanlık ve soğuk. Bu yazdığım son mektup olabilir...
Bu mektuba Komutan Zoe ve Komutan Ackerman'ın çözmekte zorlandığı karışıklığı çözmek için burada bizimle olmanızı dileyerek başladım. Aptalca bir tavsiye ile kendime de pay biçtiğim bir karmaşa.
ESTÁS LEYENDO
1918 •Eruri•
Fanfictionİngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
