Loos, Fransa
Ekim 1915
Levi'ın kalbi, sığınak bulmak için harap kasabada koşarken kulaklarında küt küt atıyordu. Mühimmatsız ve düşmüş müfrezesiyle iletişimsiz geçen günlerden sonra Levi'ın tek umudu terk edilmiş kasabadan geriye kalanlar içinde at olan bir ahır bulmaktı.
Bir binanın kalıntılarına doğru sürünürken, bu bir hataydı , diye düşündü. Tuğlalar artık sert bir kayadan çok toz kütlesine dönüşmüştü.
Aptal
Fransa'ya asla yalnız gelmemeliydi
Erwin'den hiç ayrılmamalıydı.
Başka bir uçak onun üzerinden uçtu ve bıraktığı bombanın etkisiyle duvarları salladı. Levi başını elleriyle örtmek için eğildi, gözlerini kapatıp yanağını yere dayadı. Gözlerini tekrar açtığında, doğrudan ölü bir askerin yüzüyle karşı karşıyaydı. Adamın soğumuş bedeni, aynı pozisyonda onun yanında yatıyordu. Levi hareket etmeden dikkatle inceledi ölü bedeni. Adamın yüzündeki et neredeyse yok olmuştu ama hala birkaç parça derisi vardı. Levi onun bir veya iki hafta önce ölmüş olabileceğine karar verdi. Garip bir şekilde vücudunda herhangi bir yara izi yoktu. Ölüm öylece gelip onu savaştan kurtarmış gibiydi. Levi, Furlan'ın da böyle basit bir kurtuluşa ulaşmış olmasını diledi içinden.
Asker elinde küçük ve parlak bir kağıt parçası tutuyordu. Levi kağıdın üzerinde ne olduğuna bakmak için kafasını eğdi. Bir kadının fotoğrafıydı. Yuvarlak küçük yüzünün etrafında kıvırcık bukleleriyle gülümseyerek kameraya bakan bir kız.
"En azından o gördüğün son şeydi dostum." diye fısıldadı Levi hafif bir gülümsemeyle. Aklını çoktan yitirmiş miydi acaba? Büyük ihtimalle öyleydi yoksa neden ölü bir adamla konuşsun ki? Hâlâ ölü adama bakarken, gözlerini sonsuza kadar kapatmadan hemen önce kendi gözlerinin ne göreceğini merak etmekten kendini alamadı. Belki bir uçak? Dikenli tel hattı? Bir Alman askerinin yüzü? Yanında ölü yatan bu yabancının yüzü?
Gözlerini tekrar kapadı. Şu an burda olmak istemiyordu. Furlan ve Isabel'in onu ilk kez şehir panayırına götürdüğü zamanı hatırlattı kendine ve kalbi biraz olsun rahatladı. O gün oraya varmadan önce bütün sabah şikayet etmişti. Ama açık alana adım attıkları an Isabel ve Furlan'ın yüzü sevinçle parıldadığında Levi'ın öğleden sonrası da aydınlanmıştı. Isabel, Levi'ı fotoğraf standına sürüklerken Levi fotoğraf çekinmeyi reddediyordu. Saklayacak bir yerleri bile yoksa neden bir fotoğrafa ihtiyaçları olsundu ki? Sonunda Isabel pes etmiş ve fotoğraf çekinmemişlerdi. Bir sonraki panayır gezintilerinin hiçbirinde Isabel tekrar çekinmeyi teklif etmedi.
Aptal.
Beraber gülümsediğiniz bir fotoğrafınız bile yok.
Senin yüzünden.
Askerin fotoğrafına tekrar bakan Levi, bir an için adamı kıskandı. Adamın yüzünde bir gülümsemeyle nasıl öldüğünü düşünürken kendi son görüşünün enkazın altında kalmış boş bir ceset olacağına emindi.
Savaş alanından canlı çıkamayacağını düşündüğü zamanları saymayı bırakmıştı. Savaş normal bir durum gibi görünmeye başlamıştı. Sanki hep vardı ve hep olacaktı. Temiz bir evin sessizliği artık ona yabancıydı, neredeyse rahatsız ediciydi; ölüm hayatın normal haliydi ve bu yüzden Levi onu benimsemişti.
Ölen askerin son saatlerinde herhangi bir acı hissedip hissetmediğini, susuzluk ve açlığın uzun ve korkunç olup olmadığını merak ediyordu. Dışarıdaki bombalama ve gazla karşılaştırıldığında neredeyse merhametli bir ölüm gibi görünüyor, diye düşündü Levi ve bir an için neredeyse orada kalmayı düşündü.
YOU ARE READING
1918 •Eruri•
Fanfictionİngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
