"Biz de seninle geleceğiz." Bertholdt karşı çıktı.
"Gülünç olma." Annie hüzünle gülümsedi. "Neden bunu yapasınız ki?"
Bertholdt burnunu çekip kıkırdadı. "Eve gidince kahramanlar olarak karşılanacağımızdan şüpheliyim. Çok fazla şey biliyoruz, muhtemelen bizi öldürecekler. Değil mi, Reiner?"
Diğer genç titreyerek yavaşça ayağa kalktı ama yüzü normal temkinli ifadesine dönmeye başlamıştı.
"Annie, Bertholdt..." düşünceli halde fısıldadı "Geri dönmezsek ailelerimize ne olacak?"
Bu sorunun ardından hepsi sessizleşti. Yalnızca deniz melteminib ürkütücü uğultusu duyuluyordu.
"Ne yapacağız komutan?" diye sordu Armin Hange'ye dönerek. Hange de aynı anda Erwin ve Levi'ın büyük ihtimalle ölmüş olduğu tepeye baktı.
Erwin yok Levi da öyle. Tek başınasın. Bu çocukları korumak zorundasın.
"P-peki..." diye mırıldandı ama herhangi bir emir vermedi. Bir sürü çift genç göz ona bakıyordu. Hange'in cevabını bilmediği korku ve sorularla parıldayan endişeli genç gözler ondan gelecek emri bekliyordu.
Yani böyle mi hissediyordun Erwin?
"Komutanım." dedi Mikasa "Onları ne yapacağız?"
"Onları öldürmeliyiz!" diye iddia etti Jean, "Az önce duymadın mı? Hala tereddüt ediyorlar. Özgür oldukları anda bizi vuracaklar, Marco'yu vurdukları gibi."
"Sakin olun," dedi Hange ama sözlerine rağmen yüzünde herkesinkinden daha fazla endişe vardı. "Armin'in haklı olduğu bir nokta olabilir. Gazetelerle konuşabiliriz-"
"Hey, hey! Şaka yapmayı bırak!" dedi Jean Reiner'a bir tekme attı. "Bunu kabul edemem! Hainlerle hiçbir yere gitmiyorum!”
"Jean!" Armin Jean'ın silahını tuttu. Jean onu ittirdi ama Armin avucunu namlunun ucuna bastırdı.
“Onlara güvenmiştim!" Jean'ın sesinde artık öfkenin yanı sıra kırgınlık vardı." Neden seninle arkadaş olmama izin verdin Bertholdt?" Hıçkırdı. "Bizi öldüreceksen neden bu kadar nazik davrandın Reiner?"
Reiner başını eğdiği yerden zayıf bir fısıltıyla özür diledi.
"Özür mü dilersin?" Jean dişlerini sıktı. Gözlerinden akan yaşlar görüşünü bulanıklaştırıyordu."Gerçekten söylemen gereken tek şey bu mu?"
Armin silahı yine ittirerek "Bırak konuşsunlar." diye ısrar etti.
"Armin yemin ederim, eğer hareket etmezsen o lanet elini vururum!"
"Hayır." dedi Armin kararlı bir sesle.
Jean'ın tutuşu zayıflıyordu "Çek elini."
Armin'in eli titriyordu ama inatla silahı tutuyordu. "Hayır."
"Durun orda!" Connie'nin sesini duymalarıyla hepsi sesin geldiği yere döndü. Üstü başı çamurla kaplanmış Connie ve Connie'nin omzuna kolunu atmış, destek alarak yürüyen başından ince bir çizik halinde kan akan Marco onlara doğru yürüyordu.
"Marco!" Jean nefesi kesildi silahını Armin'in eline bıraktı.
Connie ona bakıp güldü. "Silahını düşürdün aptal! Neyse o iyi. Onu baygın yatarken buldum. Sadece bacağından ve başından yaralanmış."
"Kes sesini aptal!" Jean Connie'nin kafasına vurup yanındaki Marco'ya sarıldı. Marco destek almayan eliyle Jean'ın omzuna gömdüğü kafasını okşadı.
JE LEEST
1918 •Eruri•
Fanfictieİngiltere'de yıl 1918 ve savaş yeni bitmişti. Erwin bu savaşta bir kolunu kaybetmişti; Levi ise bundan biraz daha fazlasını kaybetmişti. Birbirlerini son görmelerinin üzerinden iki yıl geçmişti ancak Hange'nin onları tekrar bir araya getirmek için b...
