26

326 28 1
                                    

Yorumlarınızı bırakmayı unutmayın, keyifli okumalar🖤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yorumlarınızı bırakmayı unutmayın, keyifli okumalar🖤

💟

Şimdi gitsem buralardan, bunu kim bilir, kimbilir?

Kulaklığımdan içeriye sızan müzik bugün beni rahatlatmıyordu. Müzik genelde iki tür anıma denk gelirdi; Melodisine kapıldığımda rahatlardım, sözlerine gelince bir tıkanma yaşanıyordu. Bugün sözlerine takılmak istediğim bir gündü anlaşılan.

O gün ben bekledim, telefonum çalmadı ve merakımı bastırıp yine de beklemeyi tercih ettim. Çünkü konuşmaya 'hazır değilim' dediği bir konuysa durmak istemiştim. Düşündüğümde sınırlar koymak, en başından belki de iyiydi. Gerçi bu konu sınırla alakalı değildi. Ama başka konularda da kesinlikle bu performansı bekleyecektim, aynı şekilde kendimden de.

Ama bir diğer konu şuydu ki, 3 gün geçmişti. Aramasız, mesajsız. İki kez aramıştım, açmamıştı. Kaan'dan bir görev için şehirden ayrılmak mecburiyetinde olduğunu öğrenmiştim sadece. Pekala, yine konuşmayı beklemeliydim. Bir mesaj atmak için saniyelerine değmeyecek biri miydim, ki değildim, bu yüzden nedenini anlayamıyordum.

Üzerimin batmasını umursamadan soğuk toprağa oturdum. Umarım bu halde anneme yakalanmazdım, yoksa beni iyice azarlardı. Neyse ki, okullar açılmıştı ve evde benden başka kimse yoktu. Neyse ki. Evden çıkamadığım için bir uğraş arıyorken, sonunda çiçek ekebileceğim aklıma gelmişti. Evet, bu havada.

Birkaç kardelen ve çuha çiçeği alıp getirmişti korumlardan biri. Ona fark etmez demiştim çünkü. Çuha'nın farklı renkleri arasında kardelen beyazlığı ile bana göz kırpıyordu. Toprakta her birinin sayısı için yer açmıştım önce, bu yüzden yorulmuştum ve yere oturmuştum. Dinlendikten ve müziği de değiştirdikten sonra ayağa kalkıp kardelenlerden birini aldım.

7 veya 8 yaşım olması gerekiyor, aile dostumuzu ziyaret edecekken, çiçekçide beyaz kardelenlere öyle bir çekilmiştim ki, iki saat 'gitmemiz gerekiyor' diyen ablamın sürüklemesine direnmiştim. Sonunda babam dayanamayıp bir tanesini almış, odama koymuştu. Her gün bakmıştım, ama solmuştu yine de.

Ne büyük cezaydı bu güzelliğin ruhunu kaybedip, solması.

Çok fazla sulamıştım çünkü. Sevgi vermek isterken öldürmek değildi amacım, ama bu sayede öğrenmiştim ki gereğinden fazla su verilmemeliydi.

Kulaklığımın biri çekilip çıkarıldığında, korkmuştum.

"Kaktüsten başka bitki sever miydin sen?"

"Sinan? Ödümü kopardın be.." dedim gülümseyerek.

Umursamayıp yanıma oturmuştu o da.

Kanlı HilalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin