İhanetin yuva edindiği bir hayat, gerçeklerinin hançerle gezdiğini bilmeliydi. Her gerçek, büyük bir yara. Ölüm ya da yaşam, bir anlamı yok. Sol tarafındaki kan pompalayan organ durmadan da hem ölümü, hem yaşamı tadabilirsin.
...
Öyle bir duyguydu ki, sadece kelimesi bile zihninde belirdiğinde şüphenin gölgesi etrafını sarıp güvenini katlederdi yavaşça, acı çektire çektire.
Güvenin katili olmak en çok ihanete yakışıyordu. Çünkü direkt kökünü kesiyordu güven duygusunun, sarsmak veya zedelemekle uğraşmıyordu. Fazlasıyla sert, bir o kadar da acımasız bir duyguydu ihanet.
Etrafımdaki insanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Ve eğer ihanetin adım sesleri etrafta dolanıyorsa, en yakınımdaki insanlar da artık güven duygumun dışında kalıyordu. Umuyordum ki, sevdiklerim beni ihanet duygusuyla kirletmemişti.
Evimizin önünde korumalar vardı. Evimizin içinde ise gergin bir sessizlik vardı. Ablam da Eren de izinliydiler ve evdeydiler. Babam sabah kısa süreliğine uğrayıp, az da olsa iyi olduğumu görerek işine geri dönmüştü. Saat öğlen 1'e geliyordu. Mutfakta koltuğa oturmuş, bakışlarım penceredeyken elimdeki bitki çayından içiyordum.
"Kızım, yemek ister misin bir şeyler?"
Bakışlarım anneme çevirirken, başımı olumsuz anlamda salladım.
"Kahvaltıda da normal bir şey yemedin, aç bırakmamalısın kendini, bir şeyler hazırlayacağım sen de yiyeceksin."
İnatçı bir yapısı olduğu için onu ikna edemeyeceğimi biliyordum. Bu yüzden üstelemedim. Birkaç tane patates alıp, masaya oturdu ve kabuklarını soymaya başladı.
"Anne, bir şey söyleyeceğim.."
"Söyle, birtanem."
Bakışlarım elimdeki kupadayken, içimde tutamayarak sonunda kelimelerimi rahat bıraktım.
"Benim bir ilişkim var."
"Senin adına sevindim, Hilal. O hayırsızdan sonra normal birini bulduğunu biliyorum, çünkü sen bu konuda seçici birisin. Belki şu an zamanı değil, ama tanışabilecek miyim?"
Böyle bir tepki bekliyordum. Sorun kimliğini söylemekteydi zaten.
"Babanla konuştuğumda ihtimal vermemiştim, ama haklıymış sanırım." dedi gülümseyerek.
Tedirgince yerimde kıpırdandım.
"Babamla ne konuştun ki?"
"Aslında o ihtimal veriyordu, ben de o ihtimali yok etmeye çalıştım. Üstüne gelmesini istemiyordum, o biraz kıskançtır, bu yüzden darlar. Sen yine de aynı kişiden mi bahsediyoruz emin olmam için açıkça anlatır mısın?"
