"Yemin ederim," diye fısıldadı önce. "Yemin ederim seni aldatmadım. Üstüne nasıl gül koklarım lan ben? Senden başkasına bakar mıyım? Deli gibi aşığım ben sana! Niye görmüyorsun!?" dedi aynı şekilde elleri tüm vücudunu keşfe çıkarken.

Karşısındakinde mecal kalmamıştı. "Fotoğraf gösterdiler," diye devam edecekken, onu bölen şey karşısındakinin dudakları olmuştu. Hızlı bir öpüşmenin içerisinde girmişlerdi ancak durdu ve aralarında neredeyse hiç mesafe yokken fısıldadı. "İki yıldır oğlum, iki yıldır sana deli gibi aşığım. Mest ediyor beni, tek bir bakışın bile." dedi ve yeniden dudaklarına asıldı.

Duyduğum şeylerle birlikte, beynimden vurulmuşa dönerken, gözlerimin üstüne kapanan elle birlikte gerçekliğe dönmüştüm. Göz yaşım yavaşça gözlerimden yanağıma doğru akarken, Musa'nın avucunu ıslatmıştı. Kokusundan tanıyordum artık onu.

"Kalk, gidelim." diye fısıldadı kulağıma. 

Yerimde yalnızca otururken, kafa salladım ve yavaşça ayaklandım. Kendime geldiğim ilk anda ortalığın amına koyacaktım. 

Musa'nın odasına geçmiştik birlikte. Bu defa koltuğa oturan bendim. O da karşımdaki koltuğa geçince ellerini kucağında kavuşturdu.

"Biliyor muydun?" diye fısıldadım. 

Sustu. Sessizliği bana bir cevap mı olmalıydı? "Hayır." dedi net bir şekilde. Vücudumdaki bütün kasların rahatladığını hissettim. "Bora'nın bisexuel olduğunu biliyordum ama Doruk ile birlikte olduğunu bilmiyordum." dedi.

Alayla güldüm. "Fulya'dan sonra onlarla konuşmamışsın ki, nasıl bileceksin." dedim acının tatlı tebessümüyle.

O da güldü. "Hepsiyle konuşmaya devam ettim, Selin. Kötü bir abi değilim, sırf aptal bir kız için kardeşlerimle bu kadar uzun bir süre aramı açmam." dedi.

Gözlerim yavaşça üstüne tırmanırken derin bir nefes aldım ve ellerimi saçlarımın arasından geçirdim sertçe. "Ne yapacağım!?" diye fısıldadım ancak bağırıyordum da.

Eli, direkt olarak işkence uyguladığım saçlarımın üstüne gelirken, yavaşça elimi çekti ve saçlarımı serbest bıraktı. Elim avucunun içerisindeyken, nahifçe onu okşamaya başlamıştı. Gözlerini ellerimden gözbebeklerime odakladı.

"Sana yalan mı söyledi?" diye sordu önce sakince.

Hırsla öne doğru ilerledim. "Evet!" dedim fısıldarken. "Bana hayatında kimse olmadığını ve benden başka hiç kimseyi hayatına dahil etmeyeceğini söyledi. Sevgilin olabilir dedim, ona rağmen kimse yok ve olmayacak dedi! Bir kere bile titremedi sesi, Musa! Bir kere bile tereddüt etmedi yalan söylerken!"

Parmaklarımın üstünde gezindi parmakları ve serçe parmağındaki yüzüğü çıkartıp yüzük parmağıma taktı. Bana doğru eğildi. "Seni kırdı mı bu?" dedi sesinden herhangi bir duygusunu okuyamazken.

"17 Yıldır abi diyorum ona Musa. 17 Yıldır ondan hiçbir şeyimi saklamadım ben, tüm sosyal medya hesaplarıma erişimi var, sırf ondan bir şey saklamayayım diye verdim! Ben," dedim sonra hıçkırdım. "Ona abi değil, baba dedim Musa. Kırılmayı bırak, canımdan can gidiyor şu an. Niye bana güvenmedi? Tepkim mi olumsuz olacaktı? Yiğit de bisexuel, tek bir kere bile yargılamadım ben kimseyi." dedim gözyaşlarım akmaya devam ederken.

Elimi hafifçe kaldırdı ve yüzükle birlikte parmağımı okşadı. "Selin... Madem onlar seni üzdüler, kırdılar..." dedi ve sustu. Gözleri elimden irislerime odaklanırken konuştu. "Sen onları parçalara ayır. Kendinden ve ailenden başka bir şey düşünme kızım." dedi ve yeniden parmağımı okşadı. "Bu yüzük, ailemizi temsilen bana verildi." tebessüm etti. "Ve ben de şimdi sana veriyorum. Sana güç, şans getirsin diye. Bir Dinçsoy olduğunu sakın unutma diye." ellerimi dudaklarına götürdü ve öptü. "Affet yahut affetme. Ben, her zaman yanında olacağım Selin..." kısa bir es verdi ve devam etti. "Ancak senden istediğim bir şey var."

Aşiret PaketWhere stories live. Discover now