Kaçmak İçin Son Gayret

12 2 0
                                    

"Aşağıda söylediğin neydi?"

Ben Efruz'u severken Klaus'un sessizce gelip konuşması yüzünden ikimizde irkildik.

"Planı mı diyorsun? Merak etme Jackson büyük bir ahmaklık yapmadığı sürece eli mahkum bizimle anlaşacak."

Oğlumun fırlattığı oyuncağı alıp yanımıza oturdu. "O sıradaki soruydu ben Şuna bir son verin artık demeni kastediyorum."

O Efruz'un yanağını okşarken açıkça ağız aramasına şaşırıp yüzünü inceledim. "Bence nedenini biliyorsun Klaus."

"Çok fazla şey bilmenin sıkıntısı da bu işte. Hangisi için olduğunu anlamamak."

Sakladıkları tek şeyin olduğunu düşünürken itiraf etmesi yatışan sinirimi yükseltti. Yine de oğlumun yanında kavga etmemek için dişimi sıkıp sakin olmasını umduğum ses tonuyla sordum. "Kaç tane var?"

"Neyden?" bakışlarını bana çevirince hala neyi bildiğimi öğrenmeye çalıştığını anladım.

"Öğrendiğim zaman beni size tavır almaya itecek konular."

"Bir tepkin bir tepkini tutmuyor aşkım o yüzden alacağın tavrı kestiremiyoruz." kısa sakalını tutmak isteyen Efruz'a izin verip bir süre onunla gülümsedi. "Elbette istisnalar var mesela ben ülke dışına çıktığımda soluğunu barda, olmaması gereken kişilerle alıyorsun. Sarhoşluk boyutunu aynı hızda geçip yürüyen alkol olarak dönmende cabası."

Hadi ama bunu sadece iki kere yaptım. "İki kere?"

"Çünkü ben ülke dışına iki kere çıktım. "

Tamam bu bir miktar doğru olabilir." Hazır konusu açılmışken kehanet için gittiğin Londra'da benim hakkımda ne öğrendin? "

" Konusu açılmamıştı. "

Rahatsız mı oluyor yoksa fazla mı hoşuna gidiyor anlamıyorum. "Artık açıldı."

"Arabada söylediğim gibi madem araştırdığım için kızgınsın bilmene de gerek yok. Çok merak ediyorsan kendin araştır."

"Araştırdığın için değildi öfkem."

O günün şokunu ve sonrasındaki sarhoşluğu yeni yeni atlattığım zaman Nelina'nın içtiğim kanını hatırladım. Ona söyledi mi bilmiyorum ama cadının duygularında hissettiğim şey korku değildi. Öfke ve kırgınlık vardı.

"Beni duyuyor musun?" koluma dokunmasıyla geri çekildim.

"Cadının yanına gittin mi?" kıskançlıktan sorduğumu düşünmesi iyi olurdu ama Klaus soruyu kıskançlıktan mı yoksa onu kontrol etmek için mi sorduğumu anlamaya çalışıyordu.

"İşim düşmediği sürece midemi bulandıran birinin yanında ne işim var?"

Bir an sorma amacımı unutup hakkımda öğrendiği her neyse bana karşı duygularında bir değişiklik yapmamış olmasına sevindim. Tabi bu cadıyı hatırlayana kadardı. "İşin pek sık düşüyor."

"Kabul edelim kullanışlı bir aparat."

"Artık değil. Öğrenmek istediğin ne varsa öğren." Efruz'un göğsünde tuttuğu parmakları yüzüme uzatıp kaldırdı."Fazla da zamanın kalmadı."

"Onu öldürecek misin?"

"Evet." gözlerinde acıma, merhamet belki af gibi duygu aradım ama sadece ben vardım. "Neden? İstemiyor musun?"

"Sesim eskisi gibi gür çıkmıyor diye sustuğumu düşünme. Ben ona ölüm acısını çok defa yaşattım ama kinim hiç geçmedi, alınacak öcün varken sıranı kapmam."

ECNADEYN: IŞIĞIN BATIMIWhere stories live. Discover now