Bir Damla Uyku

48 3 0
                                    

Odadan çıktığım zaman yanımda yer alıp durdurmuştu ama onu da yataktan yeni çıkmış ve büyük bir gülümseme ile bize doğru gelen Ale engelledi.

"Anne, baba."

"Günaydın Ale."

Benim her gün her dakika öperek sevdiğim yüzü bu sefer kendimle kavga ederek incelemeye başladığımın farkındaydı.

"Günaydın baba. Anne bugün hangi elbiseyi giymem gerekiyor?"

Belime sarılmak için uzanınca geri çekildim. Onun gülümsemesi şaşkınlıkla solarken yaptığımın farkına varıp boyuna eğilmek için dizimin üstüne çöktüm.

"Bilmiyorum Ale ama Cassie ile seçebilirsin, uyandığından eminim." kollarına dokunduğum anda boynuma sarılmasıyla kaldım. Tanrım ona yapmak istediğim annelik bu değil. Saçlarını okşamak için elimi götürdüm ama zihnimde Stan'ın cümlesi dolanmaya başladı. Bir gün benim çocuğuma annelik yapacaksın. "Benim Sia ile konuşmam gerekiyor."

Kollarından hızlıca çıkıp odaya giden küçük duvarın arkasına yaslandım. Ona bunu yapmak istemiyorum, benim onu kucağıma alıp tatlı sözlerle elbise seçmem gerekiyordu. Ondan kaçmam değil.

"Annem bana küstü mü?

" Hayır aşkım, annen gece yaramazlık yapıp uykusuz kalmış o yüzden yorgun. Yorgun olduğunda ne kadar sinirli olduğunu biliyorsun değil mi? " Klaus'un durumu kurtarmasıyla rahatladım.

Ve diğer problem. Sia Kol'un burda olduğunu anladıysa bana öfkeli olacağı için temkinli adımlarla odasına girdim. İlk başta burda olmaması beni çığlık attıracakken balkondaki yansımayla yanına gittim."Neden buradasın? Seni göremeyince korktum."

"Nim için hediyelere bakıyorum, neredeyse her şeye sahip alacak bir şey bulamadım."

"Gerek yok zaten. Nim hediyenin kendisinden ziyade hediye alınmış olmasını seviyor. Üstelik birkaç gün önce çok sevdiği kırmızı elbisesine uygun takı bulamamaktan şikayetçiydi." Aldığım gün çekmesine sakladığım kutuyu ona attım. "Elinden gelse uyurken bile giymek isteyecek kadar takıntılı o elbiseye şuan, yani hediyeni erkenden verip kızımın ergenlik travmasına yardımcı olabilirsin."

Kolyeyi bakıp gülümseyerek bana sarılınca asıl konuya geçmek için onu içeri çektim. "Çok sevinecek. Bu arada uykusuz olduğun belli ama bizimde alışveriş yapmamız lazım. "

" Hallederim merak etme. Sia benim... "

" Renk belirledin mi? Makyaj ile yorgun görüntünü silerim ben ama önce banyoya..." Sanki gireceğim konudan kaçıyor gibi sürekli hızlı konuşması beni de gerince kolunu sıkıca tuttum.

"Kol burda." Bir süre tepki vermesini istedim ama yaptığı tek şey derin nefesler almak.

"Neden? Saçma bir soru oldu adamın evi burası zaten." düşüncelerini atabilirmiş gibi kafasını sallayıp yatağa oturdum.

"Sia getirmek planımda yoktu orda bir karışıklık çıktı o ısırılınca vereceği bilgileri almam için hayatta tutmak zorunda kaldım. Buraya gelmeyi şart koştu ama hala güneşe çıkamıyor. Bunu asla kaldırmam." Bana kızmasın beklerken dudaklarımı dişledim.

"Sorun değil Nerina. Bir gün olacaktı zaten. Her neyse sen elbiseleri nasıl halledeceksin?" kaçtığını çok iyi biliyorum ama ne yapacağıma dair fikrim yok.

"Klaus'un bilerek o evde bıraktığı henüz giyilmemiş elbiseleri de getirdim. Ben onlardan birini seçtim bile ama sen beğenmezsen dışarı çıkarız olur mu?"

ECNADEYN: IŞIĞIN BATIMIWhere stories live. Discover now