Yalnız

50 3 0
                                    

Konuşmayı daha fazla dinlemeyip aşağı indim. Mühür olayının ona Nelina'yı çağrıştırdığı hakkında bana dürüst olup söylemişti ama ondan sonra her hareketime dikkat edip anlam yüklemeye başlayınca benzerliklerimiz daha fazla göze batmıştı sanırım.

"İşe yaraması gerekiyordu, özür dilerim efendim."

Henüz Klaus'un duyma mesafesinden çıkmadığım için onun sesini duyduğunu biliyorum, sessizlik büyüsünü bozup yanımda durmasa bile geçerken görmesi için oyalandım.

"Sorun değil. Acımadığı sürece rahatsız değilim."

"Anladım... Evin büyüyle incelenmesi bitti üç saat sonrası için hazırız."

"Ben bunu Klaus'a iletirim."

"Bir şey sorabilir miyim?"

"Önemli değilse daha sonra söylebilir misiniz?" onun bakışları arkaya kaydığında Klaus'u gördüğünü anladım.

"Benim hatam sizi sevgilinizin yanına giderken durdurdum ama bilmeniz gerekiyor eğer arkadaşınıza ulaşmayı denemediyseniz diye söylüyorum biz başaramadık."

"Çünkü büyüyle koruma altına alınmış."

Ben Klaus'un adım seslerinin bizi geçip gitmesini ya da öfkeyle adamı kovmasını beklerken o yanıma gelip belime doladığı eliyle oldukça sakin görünüyordu. Sanki az önce öfkeden deliren kendisi değildi.

" İyi geceler. "

"İyi geceler Swayze." ben hala Klaus'un ani değişimine bakarken adam çoktan gitmişti. "O kadar yardımcı oldu sana en azından iyi geceler deseydin."

Ve normale döndü. "Üç saatimiz var sabah günaydın derim." gözlerini devirip yavaş adımlarla bemden ayrılarak merdivenlere yönelince peşinden gittim.

"Gözlerin hala aynı. İşe yaramamış."

"Söylemiştim ama denemek istediler."

Yönünü değiştirip odaya girdi. "Çocuklar iyi bu arada, aklına gelirse sormak ya da umrunda olursa..."

"Ne saçmalıyorsun sen? Tabiki umrumdalar!" benim bağırmama rağmen o derin nefeslerle kendisine hakim oluyordu. "Klaus ne olduğunu söyle lütfen... Ben odadan çıkarken bir şey söylüyordun."

"O an dinleseydin!" Aniden yükselen sesiyle irkilip birkaç adım geriledim. "Nerina özür dilerim ben..."

"Tamam özrünü kabul ediyorum anlat hadi."

Sonradan gülümsemeye dönen bir şaşkınlıkla bana bakınca yatağa uzanıp o anlatırken en azından dinlenmeyi düşündüm.

"Mührü ver bana."

Yanıma oturup elini uzattı. Ne yapacağını anlamasam da yüzüğümü çıkarıp avucuna bıraktım. "Kaybetme sakın."

"Bir yemekle çözülen sorun sonuçta." laf sokmasını görmezden gelip üzerime eğilmesiyle bem de hafşf doğruldum.

"Ne yapıyorsun?" yüzüğü avucunda sıkıp bir süre gözlerini kapattıktan sonra diğer elini yanağıma koyup baş parmağını gözümün hemen altında tuttu.

"Sorgulamayı başkalarına sakla."
Büyü yapıyordu. Gerçek anlam da büyü yapıyordu. Daha önve doğruluk büyülerini denemişti ama o çok basit ve mühür tarafından yapılmıştı. Şimdi ise... Yüzük olan elinin damarları sararıp gözleri de sarı hale geldiğinde normale dönüyordu. Dövme canımı yakıp kendini göstermeye başladığında içimden geleni kabul edip onun yüzük olan avucunu tuttum.

ECNADEYN: IŞIĞIN BATIMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin