Sevgi Isırıkları

59 6 0
                                    

Uyurken çoğu şeyi duyduğunu biliyorum hatta şimdiye kadar sormamasına bile şaşırmıştım yine de ellerimi ve dudağımı çekmeden hafif kaşlarımı çattım.

"Evet yüzük verdi, biat için bir hediyeymiş."

"Tamam, nerde?" bana teslim olmamak için direniyordu ama kısık sesindeki kıskançlığı iliklerime kadar hissettiğim için ondan uzaklaşıp bardağın dibini içtim.

"Burda olması gerekiyor."

"Odada değil." ona döndüğümde olması gereken şeymiş gibi kafasını salladı. "Aradım herhalde, burda değil."

"Ne zaman aradın?" odanın içinde göz gezdirip mereye koyduğumu hatırlamaya çalıştım.

"Uyandığım zamandan beri. Bu odayı da tüm evi de."

"Neden?" Küçük, üç gözlü çekmeceyi açıp bariz bir şekilde kutunun arkasında duran yüzük kutusunu elime alıp yanına gittim.

"Beğenirsem teşekkür etmeyi planlıyorum sonra da daha azı için ölenlerden özür dilemeyi."

Kutuyu verecekken geri çektim. Güzel olduğunu hatırlıyorum ama bunun yüzünden Swayze'nin başına bela olsun istemiyorum.

"Kullanmayacağım bir hediye işte, sen yüzüğü ne zaman düzelteceksin?" konuyu değiştirip cebime sıkıştırdım.

"Nesini düzelteyim?"

"Aşkım yanlış anlama ama onun içinde senin adın yazıyor. Kendini sevmen güzel de bu biraz fazla olur."

"Çözüm öne..."

"Var." ellerimi boynuna götürüp kendime çektim. "Benim adımı yaz." keşke içine değilde üstüne yazsan ama o da iş görür.

"Çaresine bakarım da..." elini şortumun arka cebine indirip sıkarak oyalandıktan sonra kutuyu çıkardı. "Unutacağımı mı sandın?"

"Bir önemi yok sadece..." eliyle dudağımı kapatıp susturdu ve kutuya uzanınca da masaya iteleyip belimden sarılarak engelledi.

"Beni sinir etmeyi bırak aşkım sadece merak ettim." yüzüğü çıkarıp inceledi. Umarım içine isim falan yazmamışsındır. "Hafifletici koruma büyüsü yapmışlar. Yani acıyı daha az hisset diye." üzerindeki sembolleri gösterip masaya yavaşça bıraktı.

"Gördün mü? Normal." sırtımı masanın kenarına değdirip yanıma eğildi. Parmağının şekil almasından bozuk para ya da taş fırlatır gibi fiskeyle duvara fırlatacağından anlayıp sesin gelmesini bekledim.

"Nereye atma mı istersin?"

"Şuan mı? Alnının ortasına." yüzüğü bırakıp bana dönünce onu ittim ama o da kendini bana itti. "Bir şey anlatıyordum, böldün!"

"Tamam devam et. Dinliyorum." yaklaşmaması için ellerimi omzuna indirip mesafe koydum. "Tamam." geri çekilmeden önce bileğimi öpüp koltuğa oturdu. "Bekliyorum." tavır almak istesem de dilim kararı tek başına alıp konuşmaya başlamıştı.

"Wilson'ın gerçekte istediği isimse, gözlerimin mavi olacağına olan inancından dolayı Nerinaymış."

"Babanın istediği ismi koymuş." samimiyet dolu bir gülümseme ile bakınca adımlarımı ona çevirip tek dizimi altıma alarak yanına oturdum.

"Evet... Bugün heyecanını görmeliydin... Arabada gelirken bir şeyler konuşuyorduk, aşkla alakalı. Söylediği son kelimeler bana hatırlamadığım bazı anları hatırlattı."

"Hangi anı?"

"Ayin." gözleri önce sevinçle ışıldasa da boynuma kaydığında moralinin bozulmaması için elini avuçlarımın arasına aldım. "O ayini seninle yapabilmek için neredeyse ölüyordum o yüzden bunu duymaya alış."

ECNADEYN: IŞIĞIN BATIMIWhere stories live. Discover now