•51•

7.8K 370 48
                                    

Bölümü gecenin 04.09unda yazıyorum. Bismillahirrahmanirrahim...

Neyse siz başlayın.

🌡️

Evime gelip rahat bir şekilde oturdum. Kuyumcudan sonra bir elbise fuarına gitmiş ve güzel krem rengi bir elbise almıştık.

(Medyaya koydum. İsteyen bakabilir.)

Saat akşama doğru yavaş bir şekilde ilerliyorken benim heyecan katsayım ise her geçen dakika daha çok artıyordu.

"Mina ellerin titriyor. Bir su içmeye ne dersin?"

Ellerime baktığımda gerçekten de titrediği farketmiştim. Musluğun karşısına geçip bir bardak su doldurdum.

"Atlas bu günü sorunsuz bir şekilde atlatabilirsek sana bir çorba sözü veriyorum."

Atlas hemen gülümseyerek yanıma geldi.

"O zaman bu günü kimsenin mahvetmesine izin vermeyeceğim."

İkimizde gülümseyerek birbirimize bakarken Bünyamin içeriye dalıp bize baktı.

"Abi Metin Beyler geldi."

Atlas doğrularak üzerini düzeltti. Bende koşarak odama gidip üzerimi değiştirdim.

Metin Beyler geldiyse benim sahte akrabalarımda gelmiştir diye düşünüyordum.

Son bir defa üstüme bakıp odadan çıktım. Giriş kapısının önünde hiç tanımadığım 1 adam ve 1 kadın duruyordu. Onlara gülümseyerek kapıda beklemeye başladım. Kapı çalınca hemen kulpundan tutup kapıyı açtım.

Atlas sanki daha yeni yeni buraya geliyormuş gibi bir hâl takınmıştı.

"Hoşgeldiniz."

Atlas yanıma gelerek elindeki çiçek ve çikolatayı elime bıraktı ve kulağıma yaklaşarak fısıldadı.

"Bir papatya kadar naif, bir gül kadar güzel, bir orkide kadar zarif olan küçük kelebeğime ne seçeceğimi bilemediğim için bütün çiçeklerden bir demet yaptırdım. Umarım beğenirsin."

Gülümseyerek kulağına yaklaştım.

"Çok beğendim. Çok güzellermiş."

O da gülümseyince arkadan bir öksürme sesi duyduk.

"Artık içeri mi geçsek?"

Metin Bey'in söylediği şeyle birbirimizden uzaklaşıp salona doğru ilerledik.

***

Herkes yerinde oturuyorken bende kahve yapmaya başladım. Atlas'ın annesi Atlas'ın kahvesine tuz koymamı söylemişti ama ben biricik nişanlımın kahvesine tuz yerine acı biber koyacaktım. Sonuçta bana doğru ilerleyen yolların nasıl dikenli ve acılı olduğunu bilmesi gerekiyordu, değil mi?

Kahveleri bir tepsiye koyup salona doğru ilerlemeye başladım. Ellerim titrediği için tepsi oynuyordu ve içindeki fincanlar da titriyordu.

Yavaş yavaş herkesin önüne doğru tepsiyi doğrulttum. Herkes kahvelerini aldıktan sonra sıra Atlas'a gelmişti. Sinsice gülümseyerek kahvesini önündeki sehpanın önüne koydum. Atlas gülümseyerek teşekkür ederken bende bir sandalyenin üzerine oturup ona baktım.

Atlas kahvesine uzanıp bir yudum aldıktan sonra yüzü kıpkırmızı olmuştu. Eliyle gömleğinin kravatını sağa sola çekiştirmeye başladı.

"Ben bir tuvalete gidip geleyim."

Kafamı hemen sağa sola salladım.

"Kahvem güzel değil miydi?"

Atlas hayır anlamında kafasını sallarken sehpasının üzerinde duran kahvenin hepsini içti. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken hemen Atlas'ın kolundan tuttum.

"Gel elini yüzünü yıkayalım."

Atlas itiraz etmeyip ilerlemeye başlayınca arkamızda bıraktığımız aile üyeleri kahkaha atmaya başladı.

Atlas'ı banyoya getirince elini yüzünü yıkadım.

"Atlas kusman lazım çünkü evdeki bütün acı biberi senin kahvene kattım. Eğer biraz daha böyle durursan hastaneye gidip mideni yıkamak zorunda kalacağız."

Atlas onaylarak kusmaya çalıştı ama olmuyordu. Salona koşarak annesini çağırdım.

Atlas'ın annesi koşarak yanımıza geldiğinde kendimi çok kötü hissediyordum.

🌡️

Arkadaşlar karakter tanıtımını yeniledim. Gidip bakın çok güzel seçmeye dikkat ettim. Hele Atlas ve Mina 👌🤙

Mina iyi bok yedin tebrikler 👏

Arkadaşlar ben Suna ile Emir'i shipliyo- neyse neyse

Bölüm nasıldı bebeler?

Atlas'ın ağzına ettikten sonra bana da bir alkış verirsiniz umarım .

Bence Atlas hastanelik olacak sizce?

Bide olmuyormus anlık zort🌬️

Şemsiye (Yarı Texting)Where stories live. Discover now