•46•

8.9K 453 78
                                    


Selamlarrr arkadaşlar bu aralar günde sadece 1 bölüm atabiliyorum çünkü başka bir kitabım daha var onu yazıyorum anlayışla karşılayın 💋💋💋

🌺

Siz: Anlamadım?

Suna Dumankaya: Şekerim bence sen gayet iyi anladın.

Suna Dumankaya: Geçen zengin bir tane adamla fotoğraflarınız tüm medyada gündem konusu oldu.

Suna Dumankaya: Şuan o adamla görüşmeyi bırakıp başka bir zengin adam bulduğuna yemin edebilirim.

Suna Dumankaya: Sonuçta biraz para kazanmak için bacaklarını açan çok insan tanıyorum :)

Siz: Onlardan biri olduğun içindir.

*Suna Dumankaya adlı kişiyi
engellediniz engeli kaldırmak için dokunun*

Gülümseyerek telefonu komidinin üzerine bıraktım. Bazı insanlar gerçekten çok gereksiz muhabbet yapıyorlardı. Özellikle Suna bu listenin en başındaydı.

"Mina kapıyı açar mısın?"

Koşarak kapıyı açtım.

"Özür dilerim. Bir anda trip havasına falan girdim herhalde."

Atlas gülümseyerek bana sarıldı.

"Sorun değil. Bu arada sana bir şey söylemem gerekiyor."

Biraz uzaklaşarak ona baktım. Sanki söyleyeceği şeye kızacak mıyım yoksa sevinecek miyim onu anlamaya çalışıyordu.

"İstanbul'a gittikten sonra nişanlanalım."

Bir an beynim konuyu idrak etmeye çalıştı ama sanki beynim durmuştu.

"Nasıl?"

"Hamza Ağa nişanlanamazsınız demedi ki."

Haklıydı. Bende onunla nişanlanmak istiyordum. Hem Amerika'ya gittiğinde parmağında bir nişan yüzüğü olması lazımdı. Yoksa elin Amerikalısı Atlas'ın yanından ayrılmazdı.

"Tamam da ilk önce sözlenmemiz gerekmiyor muydu?"

Kafasını salladı. Bana göre herşey güzeldi ama benim annem ve babam yoktu, Yakın bir akrabam da yoktu, kardeşim üniversiteden yeni yeni izin alıp yanıma gelmişti.

"Atlas biz sözü nasıl yapacağız? Yani benim bir akrabam yok. Kardeşim var ama o daha yeni izin aldı. Tekrar izin alsa bile derslerini güzel anlayamayacak."

Atlas kafasını salladı.

"Boşver. Ben onu ayarlarım."

Atlas güvenerek kafamı salladım. Ne yani biz şimdi nişanlanacak mıydık?

"Ama Atlas senin bir an önce Amerika'ya gitmen gerekmiyor muydu?"

Kafasını hayır anlamında salladı.

"Direk İstanbul'a gittiğim gibi Amerika'ya gitmeyeceğim. Birkaç gün İstanbul'da kalsam sorun olmaz."

"Peki öyle olsun."

Atlas yanağımdan öperek geri çekildi.

"Yarın İstanbul'a gidiyoruz."

Evet doğruydu. Yarın İstanbul'a gidecektik ve istemsizce çok heyecanlıydım. Bu heyecan memleketime geri döneceğim için miydi yoksa Atlasla nişanlanacağım için miydi bilmiyordum ama çok güzel hissettiriyordu.

"Kaç gündür Urfadayız ama hâlâ dışarıya çıkıp gezemedik. Hadi sen hazırlan da seni bir Urfa turuna çıkartayım."

Gülümseyerek kapıdan ayrılınca bende gülümsedim ve kıyafetlerimi giyindim. Hava sıcak olduğu için kısa kollu bir tişört ve uzun ince bir eşofman giydim. Telefonumun şarjına bakınca %43 olduğunu gördüm. Bence benim için çoktu bile. Hemen telefonu alıp eşofmanımın cebine attım.

Merdivenlerden de sekerek atladığımda ise artık kapının önüne gelmiştim. Atlas arabasına yaşlanmış beni bekliyordu. Bende koşarak yanına gittim.

"Hadi gidelim!"

Ellerimi havaya kaldırıp yerimde zıplamaya başladım.

"Sabah sabah nerden geliyor bu enerji?"

Gülümseyerek omuz silktim ve arabanın içine bindim. Atlas'ta peşimden binerek arabayı çalıştırdı.

"Nereye gideceğiz?"

"Mezarlığa..."

🌺

Abi ben nasıl mal bir yazarım JQJQHWKKQ

Mezarlık ne yaw HWJQQNWJQ

Neyse bölüm güzel miydi?

Birazdan bir bölüm daha yazar atarım haydeyin dağılın

Şemsiye (Yarı Texting)Where stories live. Discover now