•50•

7.8K 387 28
                                    

50. Bölümle karşınızdayım.

Nasılsınız?

Neyse size iyi okumalar ben gidiyoreee💋🥵

🐛

"Selam kuzen?"

Kafamdan aşağı resmen kaynar sular boşalıyordu.

"Sen yüzsüz müsün kızım! Çık git evimden."

"Niye öyle diyorsun şekerim? Ne güzel oturmuş seni bekliyordum."

Göz ucuyla Atlas'ı süzüp bana döndü.

"Gece ne yaptın da bu kadar cansız ve yorgun görünüyorsun?"

Atlas'ın elimi tutan elini bırakıp Suna'ya yaklaştım.

"Defol evimden!"

Suna geri adım atarak koltukta duran çantasını aldı ve ayakkabı dolabına doğru ilerleyip topuklu ayakkabılarını alıp evden çıktı.

Çok sinirlenmiştim. O yüzsüz ne hakla benim evime gelipte sanki kendi eviymiş gibi kullanabiliyordu?

"Atlas yakın bir zamanda şu kapının kilidini değiştirebilir miyiz?"

Atlas kafasını sallayıp Bünyamin'in yanına gitti. Bende televizyonu kapatıp koltuğumun örtüsünü düzelttim.

Birazdan Atlasla birlikte yüzük bakmaya gidecektik ve benim mutlu olmam gerekiyordu ki Suna denen iblis ortaya çıkıp bütün morelimi altüst etmişti.

"Sakin olmalısın Mina. Suna denen iblisi görmezden gelip mutlu olmalısın."

Kendi kendime söylediğim şeyle gülümseyerek derin bir nefes aldım.

"Mina yüzük bakmaya gidiyoruz. Biraz hızlı ol."

Hızlıca doğrulup Atlas'ın yanına geldim.

"O kadın kimdi?"

Elimle boşver anlamına gelen bir işaret yapıp kolundan tuttum.

"Güzel günümüzü kimsenin mahvetmesini istemiyorum. Hadi yüzük bakmaya gidelim."

Atlas'ta gülümseyip belimden tuttu.

"Hadi gidelim."

***

Bir kuyumcunun önünde durmuştuk. Oldukça lüks olan bu kuyumcu İstanbul'un en iyi ve güvenilir kuyumcusu olarak bilinirdi.

Normal insanlar bu kuyumcunun önünden bile geçemezdi. Bende normal bir insandım ama yanımda bir prens vardı. Beyaz bir atı olmasa bile o bir prensti.

"Atlas burası çok lüks bir yer. Normal bir yere gidemez miyiz?"

Atlas kaşlarını çatıp bana baktı.

"Bu bizim özel bir günümüz. Hayatta sadece bir defa olacak. Bu anı mümkün olduğunca daha da güzelleştirmek istiyorum."

"Evet ama yine de çok pahalı eşyalar var burda...normal bir yer daha iy-"

Parmağını dudaklarıma koyup beni susturdu.

"Şşş...ben böyle istiyorum. Müstakbel karımın bu dünyadaki her şeyin en güzeline layık olduğunu herkese göstermek istiyorum. Lütfen bana izin ver."

Bir şey söylemeyip sustum. Atlas içeriye bir adım atınca etrafıma baktım. Cidden burası çok lüks ve büyüktü. Milyonlarca çeşit takı malzemesi vardı. Hepsine dokunmamak için kendimi zor tutuyordum çünkü parlak şeylere zaafım vardı.

"Beğendiğin ya da gözüne çarpan bir şey var mı?"

Kafamı hayır anlamında salladım ama Atlas beni dinlemeyerek uzun uzun baktığımı fark etmediğim kolyenin yanına yaklaştı.

"Boynuna yakışacağını düşünüyorum."

Bir şey demeyip bakışlarımı yere indirdim. Daha önce hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyordum.

"Utanmama gerek yok. Bana söyleyebilirsin."

"Atlas ben takı almak istemiyorum. Sadece yüzük alıp çıkalım lütfen."

Atlas derin bir nefes verip kafasını salladı.

"Peki. Sen nasıl istersen öyle olsun."

Sonunda yüzüklerimizi alıp çıkmıştık ve artık rahatlamıştım.

🐛

Ayyy nasıldı?

Ben Mina'nın yerinde olssam tüm takıları alırdım JSJQJKQJW

Neyse hayde bye.


Şemsiye (Yarı Texting)Where stories live. Discover now