•21•

14.5K 877 43
                                    

Kitabı olabildiğince kısa tutmaya karar verdim ama emin değilim sizce?

Neyse okumaya başlayın bende kaciyommm🏃‍♀️.

Sınır : 7 vote 2 yorum🎀

🍀

Kafenin kapısının önünde durmuştuk. Atlas cebindeki anahtarı elime bırakıp açmamı ister gibi baktı. Anahtarı aldım ve kapıyı araladım. Bu kafe artık benimdi. Hâlâ bunun gerçek olduğuna inanamıyordum. Aslında kabul etmeyecektim ama biraz para toplayıp Atlas'a bu kafenin bedelini geri ödeyebilirdim. Fazla beklemeden içeriye girdim. Arkamdan Atlas'ta geldi. Kafede gözlerimi gezdirdim. Şuan kafede kimse yoktu çünkü mesai saatlerinin başlamasına 1 saatten uzun süre vardı. Bu süre içerisinde mutfağa gidip hazır olan yiyeceklerden alıp bir güzel karnımızı doyurmayı planlıyordum.

Hızlıca mutfağa gidip birkaç yiyecek bir şey aldım ve çay demledim. Atlas'ta bana yardım etmek istemişti ama izin vermemiştim. Gerek yoktu. Yiyeceğimiz şeyleri masanın üzerine dizdim ve demliği masanın üzerine koydum. Şimdi bir güzel kahvaltı edip işime başlamalıydım. Açıkçası ne yapacağımı bilmiyordum. Bu konuda Atlas'tan yardım almam gerekecekti.

Güzel bir şekilde kahvaltı yaptıktan sonra Atlas yanağımdan öpüp işe gitmişti. Bende masaların birinde oturup bekledim.

BÖCÜK ATLAS: Sevgilim nasılsın?

BÖCÜK ATLAS: Daha yeni çıkmama rağmen çok özledim seni :)

BÖCÜK ATLAS: Bi öpücük göndersene lütfennn.

Siz: Öpücük mü göndereyim?

BÖCÜK ATLAS: EVETTT

Siz: 😒

BÖCÜK ATLAS: Yaaa amaaa aşkım oldu mu şimdi?

BÖCÜK ATLAS: Bir öpücüğü sevgiline çok mu görüyorsun?

BÖCÜK ATLAS: Aşkım yapma be.

*BÖCÜK ATLAS isimli kullanıcının adını
Sevdiğim adam? olarak değiştirdiniz.*

Siz: Tamam tamam

Siz: 💋

Siz: Oldu mu?

Sevdiğim adam?: Şimdi ben bu öpücüğü dudağımdan öptün olarak varsayıyorum.

Siz: YOOOOK

Siz: Ben yanağına öpücük gönderdim.

Sevdiğim adam?: Amaaaa

Siz: Atlas mesai saati başlıyor ben telefonu kapatacağım yazarsan görmem. Öptüm💋

Sevdiğim adam?: İşte bu öpücük kesinlikle dudaktandı.

Yazdığı şey ile gözlerimi devirip kafeye doğru gelen Yasemin'i gördüm. Biraz solgun duruyordu. Kolay değildi hastane köşelerine annesini bırakıp işe gelmek. Aslında bu gün ona izin vermeyi planlıyordum. Öyle de yapacaktım. Yasemin kafeye gidince ona döndüm.

"Yasemin nasılsın?"

Kafasını kaldırdı. Göz altları şişmişti. Yüksek ihtimalle ağlamıştı. Ten rengi çok soluktu ve dudakları kuruydu.

Bana doğru yaklaşıp oturduğum masanın sandalyesini çekip oturdu. Çok hüzünlüydü.

"İyi değilim ama iyi olmak isterdim."

Çok kısa ama net bir cevaptı. Bu hayatta kim mutlu ve iyi olmak istemez ki? Açıkçası herkes isterdi bunu.

"Anlatmak ister misin?"

Yasemin'in gözünden bir damla yaş düştü. Acısı derindi. Annesi ölümün eşiğindeydi.

"Annemin çok ömrü kalmadığını söylediler. Pazartesi günü daha çok acı çekmemesi adına fişini çekmeyi önerdiler ve ben şuan ne yapacağımı bilmiyorum. Eğer fişini çekmelerini istemezsem annem daha çok acı çekecek. Eğer istersem de bu dünyada artık annem diye bir varlık olmayacak. Anlayamıyorum hangisini seçmem gerekiyor bilmiyorum. Neden bir seçim yapmak zorundayım bilmiyorum. Seçim yapmak istemiyorum. Mutsuz olmak istemiyorum. Artık bende mutlu olmak istiyorum."

Ağlamaya başlamıştı. Ağlaması onun içinde daha iyiydi. Bir zamanlar benimde böyle bir desteğe ihtiyacım vardı ama ben destek almak yerine kardeşime destek vermiştim. Kendi derdimi de içime atmıştım.

Yasemin biraz daha ağladıktan sonra kafasını masadan kaldırdı.

"Biraz daha böyle durmayayım yoksa patron gelip beni işten kovabilir."

Gülümsedim ve asıl konuya girmek için konuşmaya başladım.

"Artık patron gitti."

Bana anlamaz gözlerle baktı.

"Nasıl gitti anlamadım?"

Ayağı kalkıp önünde durdum.

"Artık yeni bir patronunuz var."

Gözlerinin içi parlamıştı.

"Kim? Tanıyor muyuz? Erkek mi kız mı? Kaç yaşında?"

Sıraladığı sorularla gülümsedim.

"Adı Mina ve tanıyorsun."

Bana baktı ve şaka yaptığımı düşünerek gülümsedi.

"Keşke gerçekten de patronumuz olsaydın. Ne biliyim güzel olabilirdi."

Elimdeki anahtarları havaya kaldırıp ona gösterdim. O ise şaşkınlıkla bana baktı.

"Ama sen ama...nasıl?"

Gülümsedim ve sarıldım.

"Bu bir hafta boyunca izinlisin. Merak etme maaşından kesmeyeceğim. Annenin son günlerinde yanında olmalısın."

Böyle diyince ben bile üzülmüştüm. Ah salak kafam bir kere de düzgün çalışsa şaşırdım zaten.

"Tamam o zaman ben gidiyorum."

Kapıdan yarı üzgün yarı mutlu şekilde çıkmıştı. Ben ise işime geri döndüm.


🍀

Bugünün son bölümü...

Saat şuan 23.42 ve ben bölüm atmaya çalışıyorum.

Artık sınır koymaya karar verdim.

Neyse öptüm muahhh....

Şemsiye (Yarı Texting)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon