•10•

20.5K 1K 184
                                    

Sizce kitap kaç bölüm olmalı?

Lütfen yorum yapın.

🍂

Gece Atlas yine bende kalmıştı. Bu sefer ona salonda yatak açmıştım. Gayet rahat uyuyacağını düşmüştüm çünkü koltuğum çok yumuşak ve güzeldi. Kaç defa onun üzerinde uykuya daldığımı unutmuştum.

Yataktan kalkıp saate baktım. Saat sabahın beşiydi. Aman Allah'ım ben bu saatte niye kalktım?

Banyoya doğru ilerledim. Elimi yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Tam çıkacağım sırada içeri Atlas girdi.

Yeni uyanmıştı ve çok yakışıklı görünüyordu. Siyah hafif uzun saçları birbirine karışmıştı. Ten rengi normal ten renginin biraz daha açığıydı. Yüzündeki küçük hafif benler ise onu daha da yakışıklı yapıyordu.

Uzun süre ona baktığımı anladığında kahkaha atmaya başladı.

"Ne o çok mu beğendin?"

Ne alaka sadece bir anda görünce şaşırmıştım.

"Hayır ya ne alaka?"

Hemen banyoyu terk etmiştim. Hâlâ pijamalarıma olduğum için odama gidip kıyafetlerimi değiştirdim. Altıma beyaz çiçekli bir uzun etek üzerine ince bir kazak ve onun üzerine de ince bir hırka giydim.

Odamdan çıkıp mutfağa gittim. Atlas mutfakta oturuyordu. Beni görünce bakışlarını elindeki telefonundan kaldırıp bana baktı.

"Çok güzel olmuşsun."

Elindeki telefonunu masaya bırakıp bana yaklaştı ve etrafımda dolanmaya başladı. Ben ise ona bakıyordum.

"Ne o çok mu beğendin?"

Şuan onun lafını kopyalayıp yapıştırmıştım. O ise gülümseyip cevap verdi.

"Açıkçası bayıldım ama yanlış anlama lütfen."

Yok yanlış falan anlamamıştım. Zaten annemin karından mükemmel olarak doğmuştum.

"Atlas yanlış anlamazsan sana bir şey sormak istiyorum."

Atlas bana bakıp sormam için onay vermişçesine kafasını hareket ettirdi.

"Sen neden işine gitmiyorsun. Yani sürekli benimlesin. Ben küçük bir garsonum sen ise koskoca holding sahibi birisin. Yanlış anlama ama neden işinin başında olmak yerine benimle zaman harcıyorsun ki?"

Gülümseyip yanıma geldi.

"Çünkü sen benim için en önemli şeysin. Bu aralar holdingin işleriyle babam ilgileniyor. Arada bende gidiyorum. Yani senin iş saatlerinde. İşim bitince de senin yanına geliyorum."

Kafamı sallamıştım. Beni gerçekten önemsiyordu. Bunu hem kendi gözlerimle görüyor hem de hissediyordum.

"Atlas bir şey daha sorabilir miyim?"

Atlas kafasını salladı.

"Bir şemsiye için mi benim yanımdasın?"

Atlas gülümsedi ve bana yaklaştı.

"Efsanelere inanır mısın?"

İnanır mıydım? Evet inanırdım ama şuan ne alakaydı?

"İnanırım da ne alaka anlamadım?"

Gözlerimin içine baktı ama öyle bir bakıyordu ki kelimeler kifayetsiz kalırdı.

"Eski bir japon efsanesine göre eğer yağmurlu bir günde biri size şemsiye verirse kader ipleriniz sonsuza dek birbirine bağlanır. Aslında bu çok saçma geliyordu bana ama taa ki seninle karşılana dek... İçimde değişik duygular oluştu. Asla anlam veremedim duygular. İstemsizce sürekli seni düşündüm. Ayaklarım benim iznim olmadan sürekli bana şemsiye verdiğin o sokak arasına doğru ilerledi. Asla durduramadım. Gece gündüz seni düşündüm. Rüyalarımı ele geçirdin. En önemlisi de kalbim ve zihnimi ele geçirdin. Sen olmadan nefes bile almazmışım gibi hissettim."

Gözümden yaş geliyordu. Hayır gerçekten şaka değildi. Benim iznim olmadan yanağımdan aşağıya süzülen iki damla yaş vardı. Tam elimle sileceğim sırada Atlas benden önce davranıp yaşları eliyle sildi.

"Ağlama. Sen ağlayınca sanki içimden bir parça koparıyorlar gibi hissediyorum. Anlam veremiyorum. Sana dokunmak istiyorum ama dokunmaya kıyamıyorum. Gözlerinin içine bakmak istiyorum ama gözlerine bakmaya kıyamıyorum."

Onunda göz pınarlarından iki damla yaş firar etti. Bu koca cüsseli adam benim yanımda ikinci kez ağlıyordu. O an bende farkettim ki ağlamasını istemiyordum. Onu hiçbir şeyin üzmesini istemiyordum. Belki gerçekten de kader iplerimiz birbirine bağlamıştı.

🌺

Arkadaşlar modum çok düşük...Sabahtandır klasik müzik dinliyorum. Depresyona girdim.

Bu bölümü Sude aşkıma hediye ediyorum.



Şemsiye (Yarı Texting)Where stories live. Discover now