•37•

9.9K 521 100
                                    

Şuan Atlasla büyük bir koltuğun üzerinde yan yana oturuyorduk. Atlas'ın dedesi ise karşımızda oturmuş bizi izliyordu.

"Adın ne kızım?"

Atlas'ın dedesinin sorusunun üzerine tırnaklarımı geçirdiğim ellerimi serbest bıraktım.

"Mina, efendim."

"Benim adımda Hamza, kızım."

Gülümseyerek kafamı salladım. Atlas'a döndüğümde gözleri kısılmış, ayağını ritim tutturarak yere vuruyordu.

Atlas'a yaklaşıp kulağına eğildim.

"Bir sorun mu var?"

Atlas beni duymuyormuş gibi hâlâ hareketlerini devam ettiriyordu. Dedesine beslediği bu düşmanlıkta neydi böyle?

Fazla uzatmadan eski yerime geri oturdum. Hamza dede de bizi izliyordu. Sanki kafasında bir şeyleri tartıyordu.

"Kızım Atlasla nasıl tanıştınız? Atlas kızlarla pek konuşmaz."

Ne cevap vereceğimi şaşırmıştım. Ağzım açılıp kapanıyordu. Adama senin torunun beni yolda gördü 2 gün sonra yakama yapışıp sevgilim falan dedi diyemezdim.

Atlas benim yerime konuşmaya başlamıştı.

"Bu seni ilgilendirmez. Evlenmemiz için onay ver yeter...Hamza Ağa."

Bu soğuklukta neyin nesiydi?

"İzin vermezsem ne yapacaksın?"

Bir an nefesimin boğazımda düğümlendini hissettim. Nasıl yani evlenmemize izin vermeyecek miydi.

Atlas sinirle ayağa kalkıp dedesinin yanına gitti.

"Eğer siz ve sizin saçma gelenekleriniz olmasaydı bu hale gelmezdim! Seni umursamıyorum. Sadece evet diyip beni göndermeni istiyorum! Hayatımda ilk defa senden bir şey istedim bari onu geri çevirme!"

Hamza Ağa'nın beti benzi atmıştı. Bunlar geçmişte ne yaşamışlardı böyle?

"İzin vermiyorum! Ne yapacaksın?"

Atlas tam adama yumruk atacaktı ki adamın yanındaki korumalar Atlas'ın kollarını kavradı ve dizlerinin arkasına tekme attılar. Olayı şokla izlerken hızlıca ayağa kalktım ama ellerime dolanan iri ellerle daha fazla ilerleyemedim.

"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz!"

Şuan o kadar korkmuş ve gergin hissediyordum ki kusabilirdim. Ağzımdan çıkan sözlerin ne kadar yüksek çıktığını bilmiyordum ama kimse beni duymuyor gibiydi.

Atlas bana dönünce kollarımı tutan adamlara sertçe baktı.

"Bırakın onu!"

Adamlar bırakıp bırakmamak arasında kalınca Hamza Ağa onlara sert bir bakış attı. Adamlar kollarımı daha sert kavradı.

Atlas kalkmaya yeltenecekken kollarından tutan bir adam Atlas'ın sırtına sert bir tekme geçirdi.

Burada ne olduğunu bilmiyordum ama sonu hiç hayra alamet değildi.

"Vurmayın ona!"

Atlas gözlerimin içine uzun uzun baktı.

"Gözlerini kapat Mina."

Neden? Neden gözlerimi kapatmam gerekiyordu? Burada neler oluyordu?

Tam soracağım sırada Hamza Ağa'nın elinde siyah uzun ve kalın bir kemer görmemle çığlık attım.

"Ne yapacaksınız o kemerle!"

Çok geçmeden adam elindeki kemeri Atlas'ın sırtına sert bir şekilde geçirdi. Gözlerimden yaşlar akıyordu. Kollarımı kurtarıp Atlas'ın yanına gitmek istiyordum.

"Bırakın onu!"

Bir kemer daha...

Bir tane daha...

Ve bir tane daha...

Atlas hiç sesini çıkarmıyor ve benim yüzüme bakmıyordu. Sanki onu bu durumda görmemi istemiyordu. En sonunda Atlas'ın gözleri bana dönünce ona baktım. Üzgün ya da acı çekiyormuş gibi bir hali yoktu. Daha çok şevkatle bakıyordu.

Kollarımı çekmeye çalıştım. Adamlar kollarımı tekrar sıkınca sağımdaki ve solumdaki adamların ellerini ısırdım.

Acıyla kollarımı bıraktıkları zaman hemen Atlas'ın yanına koştum. Hemen sırtına göğsümü dayadım. Dayadığım anda sırtıma temas eden sert kemerin demiri çığlık atmama yol açtı. O kadar acımıştı ki artık nefes almayı unutmuştum. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken Hamza Ağa'nın çığlık atan senini duydum.

🗼

Aksiyon aksiyon dediniz alın size aksiyon.

Sizce dedesi Atlas'a neden böyle davrandı? Atlas ve dedesi arasında ne yaşanmış olabilir?

Bugün daha fazla bölüm yazmak isterdim ama gerçekten gün içinde bir bölüm yazmak çok zor...

Neyse sizi öpüyorum akşama bir bölüm daha atarım.












Şemsiye (Yarı Texting)Where stories live. Discover now