•39•

9.8K 559 77
                                    

Arkadaşlar biraz aradan sonra bölüme tekrar sınır koymayı düşündüm.

Sınır: 10 vote 2 yorum 🎀

❄️

Akşam zar zor ayağa kalkıp hazırlanmaya çalıştım. Aynadan yarama bakınca o kadar da abartılacak bir şey olmadığını görmüştüm ama gerçekten de çok acıtıyordu. Umarım Atlas'ın sırtı da benim gibi ağırmıyordur. Gerçi sadece kendimi kandırıyordum çünkü Atlas aynı yerden 2 hatta 3 defa kemer darbesi yemişti. Gözümden tekrar bir yaş geldi. Umarım çok acımıyordur diye düşündüm.

Neyse ki Atlas kendi kıyafetlerinden bir tişört ve bir eşofman vermişti idare etmesi için. Çünkü Mina buraya gelirken yanına rahat kıyafetler getirmemişti. Bir pijaması vardı ama akşam yemeğinde o pijamayı giyemezdi.

Kendi kendime düşünürken içeriye Atlas girmişti. Biraz beni süzünce gülümsedi.

"Kıyafetlerim üzerine çok yakışmış. Evlenince her gün seni böyle görmek istiyorum."

Gülümsedim. Evleneceğimize inanmak istiyordum. Keşke her insan ailesini seçebilseydi.

"Senin kıyafetlerin de pek bir rahatmış. Kafam estiğinde giyerim."

Atlas gülümseyerek yanıma geldi.

"Aşağıya inmek zorunda değilsin. İstersen kaçıp gideriz. Sonuçta birbirimizi seviyoruz..."

Evet birbirimizi çok seviyorduk ama bazı insanlar ona bile izin vermiyorlardı.

"Eğer izin vermezlerse kaçmak istemiyorum."

Atlas'a baktığımda yanlış anlamasından korkuyordum.

"Nasıl yani?"

"Senin canını tehlikeye atmak istemiyorum. Sırf saçma bir aile geleneği yüzünden ölmeni-"

Atlas elini dudaklarıma koyup konuşmamı engelledi.

"Sırf saçma bir aile geleneği yüzünden aşkımızdan ve senden vazgeçmem."

Yavaşça beni kendine çekip sarıldı.

"Seni çok seviyorum Mina. Gerekirse ölüme bile giderim hiç umrumda olmaz. Sen yeter ki seni seviyorum de..."

Ne yapacağımı şaşırmıştım. O beni bu kadar çok mu seviyordu yani?

Tam bende konuşacaktım ki kapı bir anda açıldı.

"Atlas Bey, Hamza Ağa sizi çağırıyor."

Atlas benden ayrılıp elimi tuttu.

"Bakalım bizi ne bekliyor."

Hızlıca aşağıya indik. Gördüğüm manzara çok komik ve şok edici bir manzaraydı.

Hamza Ağa'nın sağ kolu alçıdaydı ve yüzü dayak yemiş gibi mosmordu. İlk başta onun bu haline üzülmüştüm çünkü yaşlı başlı bir adamdı ama sonradan sevinmiştim çünkü davranışları yaşlı başlı bir adamın sergilediği davranışlar gibi değildi. Hak etmişti.

Yavaşça masaya yaklaştım ve Atlas'ın yanına oturdum. Atlas'ın yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Onun bu halinden zevk alıyor gibiydi. O an anlamıştım ki burası bir tımarhaneydi. Buraya giren normal insanlar delirip çıkıyordu.

"Hoşgeldiniz. Yemeğe başlayalım isterseniz."

Hamza Ağa bir soru sormuştu ama sorusunun cevabını almadan yemeye başlamıştı.

Atlas ve bende çok umursamadan yemeğimizi yemeye başlamıştık. Uzun süren bir yemeğin ardından Hamza Ağa sol eliyle zar zor tutabildiği çatalını masaya koymuştu. Bir hizmetçi gelip Hamza Ağa'nın önündeki boş tabağı kaldırmıştı. Bizde yemeğimizi bitirip Hamza Ağa'nın diyeceklerini merakla beklemeye başladık. Yüksek ihtimalle hayır evlenmezsiniz diyecekti ama yine de bir umut var gibiydi.

"Evet gelelim konumuza."

Sırtımın ağrısını umursamayıp dikleştim.

"Evlenebilirsiniz ama bir şartım var..."

❄️

En heyecanlı yerde bölümü bitirdiğim için kendimle gurur duyuyorum.

Neyse bölüm nasıldı?

Atlas Hamza Ağayı fena benzetmiş HWKQHWİJWKQ.

Neyse sizi öpüyorum muahhh💋

Şemsiye (Yarı Texting)Where stories live. Discover now