Bölüm | 265

151 21 4
                                    

ARNOR

Hız kesmeden ilerlemeye devam ettim, babam ve kral Aenys savaşmak üzereydiler. Onlardan olabildiğince uzaklaşmalıydım böylece savaşlarından etkilenmezdim.

İki yarı tanrı aleminde olan savaşçıların, savaşına dahil olmak istemezdim. Onların savaşında büyük ihtimalle krallığın yarısı yok olucaktı.

Şatoya neredeyse varmıştım, önümdeki ağacın arkasından bir elf çıktı ve bana baktı.

"Demek sınırda karışıklık çıkaran elf sensin," dedi.

"Evet, bu konuda ne yapmak istiyorsun?"

Bana yaklaşıp baktı, "sende kimsin?" Dedim.

"Benim adım Elron," dedi.

"Elron? Ne garip benim adım Elrond."

Elron gözlerini kısıp bana baktı, "prens Elrond?"

Gülümsedim, "genç bir çocuğun beni tanıması ne hoş, sanırım herkes tarafından tanımak güzel bir duygu."

"Neden ırkına ihanet ediyorsun?!" Sertçe sordu.

Öldürme niyetimi gösterdim, "küçük bir çocuğun bunu sorgulamaya hakkı yok."

Yerden sarmaşıklar çıkmaya başladı, "üzgünüm bir prens bile olsan buradan geçmene izin veremem."

Sırtımdan kılıçlarımı çıkardım, "senden izin istediğimi kim söyledi."

Sarmaşıklar üzerime doğru geldiler, yıldırımları kullanıp sarmaşıkları yok ettim. Elron bana hızlıca saldırdı, saldırısını atlatıp karnına sertçe vurdum.

"Bu kadar mısın?" Dedim.

Sarmaşıklar büyüdü ve devasa dikenler üzerime fırlattı, saldırısından kaçmak kolaydı. Sarmaşıklar büyüdü ve çiçek açmaya başladılar. Çiçekler devasa bir boyut aldılar.

"Buda ne..?" Etraf aniden sarı polenler ile kaplanmaya başladı. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı, hızlıca uzaklaşmaya başladım.

"Bunlar zehirli!!" Elron önümü kesip beni durdurmaya çalıştı.

"Çekil önümden," Elron'a doğru saldırdım. Kılıcımı durdurmayı başardı, sarmaşıklar iyice etrafı sarmaya başlamıştı.

Yıldırımları topladım ve ani bir patlama yarattım. Elron patlamadan kaçmak için kendini geri çekti, bu fırsatı kullanıp hızlıca uzaklaştım. Sarmaşıklardan biri ayağıma dolandı ve kaçmamı engellemeye çalıştı.

"Siktir!!" Kılıcımla sarmaşığı kestim ama ard arda sarmaşıklar gelip tüm vücudumu sarmaya başladı. Elron kılıcını tam göğsüme saplarken önümde bir yıldırım kalkanı yaptım.

"Şimdi beni sinirlendirdin işte," polenler tüm bedenimi kaplayıp bana yapışmaya başladı.

Kalbimi yavaşlattım ve nabzımı düşürdüm. Tüm damarlarıma kan yerine saf mana pompalamaya başladım, bedenimdeki zehri dışarı atmaya başladım.

"Küçük bir çocuğa göre baya yeteneklisin," yıldırımları yoğunlaştırıp patlattım. Çıkan enerji patlaması büyük bir krater açtı.

Boynumu çıtlattım, "sanırım biraz ciddileşeceğim."

Aniden Elron'un önünde belirdim beni görünce şaşırdı, yakasını tuttum ve onu ağaçlara, zemine ve kayalara vurup geçtim.

Gülümsedim, "çıtayı biraz yükseltelim."

Devasa bir yıldırım kuşu oluşturdum, "yıldırım kafesi."

Ejder Soyu (2. Kitap)   - Bitti. - Where stories live. Discover now