Bölüm | 259

163 18 20
                                    

NOX

Sabah erkenden Cullen ailesinin arşiv odasına geldim. Lugia ve altın ejderha hakkında bir şeyler bulmak istiyordum, kitapların hepsini araştırdım en eski tarihimize kadar ama hiçbir şey bulamadım.

"Burda bile değil..." kitabı kapattım ve diğer kitabı alıp sayfalarını çevirmeye devam ettim.

Bir sayfadaki yazı dikkatimi çekti, "üç yüz yıl önceki savaş..."

Pek bir bilgi yoktu sadece üç yüz yıl önce büyük bir savaşın çıktığı ve tüm evrenlerin çarpışıp boyutsal kırılmalar olduğu ile ilgili bilgiler vardı.

Çenemi kaşıdım, "tıpkı şimdi ki gibi..." boyutsal kırılmalar başlamak üzereydi bunu tetikleyen bir şey olmalıydı.

"Burada ne yapıyorsun Nox?" Elizabeth aniden arkamda belirdi.

Kitabı hemen kapattım, "şey sadece eski kitaplara bakıyorum o kadar."

Elizabeth yanıma oturdu ve yanımdaki kitaplara baktı.

"Neyi araştırıyorsun?" Dedi Elizabeth.

"Aslında eski tarihi ve Lugia isimli birini," dedim.

"Lugia mı?" Elizabeth çenesini kaşıdı.

"Evet, hakkında bir şey biliyor musun?"

Ayağı kalktı ve rafın en altındaki tozlu bir kitabı çıkardı, üfledi üzerindeki tozları döktü sonra eliyle kalan tozları temizleyip yanıma gelip oturdu.

"Burada olması gerekiyor," kitabı açtı ve sayfaları yavaşça çevirdi. Merakla kitaba baktım Elizabeth çevirmeye devam etti.

"Buldum," kitabın sonlarına doğru bir şeyler buldu.

"Her Şeyin Başlangıcındaki Hükümdar Lugia, gümüş saçlara, mor ve yeşil renkler arasında gidip gelen gözlere sahip. Kafasının üzerinden geriye doğru giden uzun geyik benzeri boynuzlara sahip, bilinen ve ötesindeki tüm dünyalarda görünmüş en güçlü varlıktır."

"Gümüş saçlar ve değişen gözler," diye düşündüm. Bana kendini Lugia olarak tanıtan kişinin kesinlikle böyle özellikleri yoktu. Siyah, beyaz karışık saçları ve kızıl gözleri vardı. Kendini güçlü göstermek için Lugia olarak mı tanıtmıştı? Bir sahtekar benim vücudumda mı yaşıyordu?

"Leydi Lumines'den bunun hakkında bazı şeyler duymuştum," dedi Elizabeth.

"Ne gibi şeyler?" Merakla sordum.

Elizabeth bana baktı, "neden bunun hakkında bu kadar araştırma yapıyorsun? Yoksa onunla karşılaştın mı?"

"Hayır, sadece merak ettim. Geçmiş hakkında pek bir bilgim yok ve nasıl Uklas'a geldiğimizi merak ediyorum."

"Tanrı İzaya bizi bir felaketten kurtardı ve yaşamamız için bizi buraya getirdi. Atalarımız ona büyük bir minnet borcu var."

Bir iç çektim ve masaya yaslandım, bunu zaten biliyordum. İzaya tüm vampirleri felaketten çıkarıp buraya getirmişti ama neden bir felaket yaşanmıştı? Böyle bir felaketti neden biz önleyemedik ve onun yerine bir ejderha bizi kurtardı.

Şaşkınlıkla kendimi kaldırdım, "ejderha..." diye mırıldandım.

"Ne dedin?" Elizabeth bana baktı.

"Altın ejderha," Elizabeth'e döndüm.

"İzaya kendi soyunu devam ettirdi mi?" Diye sordum.

"Bu konu hakkımda pek bir bilgim yok sadece tek bildiğim Edeya kıtasında düşmüş tanrıların soyu."

Ejder Soyu (2. Kitap)   - Bitti. - Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin