37. sarı galaksi

765 44 33
                                    

Gözlerimi korkuyla yummuştum fakat neden hiç acı hissetmiyordum? Acaba direkt ölmüştüm ve bu yüzden acı hissedecek zamanım olmamış mıydı?

Umarım öyle olmuştur.

Peki ya ben öldüysem neden hâlâ Eren'in çikolata kokusunu alabiliyordum? Yoksa Eren de benimle birlikte ölmüş müydü?

Ya benim vurulduğumu görüp oda kendisini vurmuşsa?

Saçma düşüncelerimi bölen Eren'in "Damla! Damla iyi misin?!" Diye bağırması oldu. Ölmemiş miydim?

Gözlerimi açmayı akıl ederek gözlerimi dakikalar sonra açtım. Kafamı Eren'in boynuna gömdüğüm için Eren'in yüzünü göremedim. Kafamı kaldırıp bedenimi ondan uzaklaştırdım. Önce koluna baktım, sonda bacağına, sonra göğüs kafesine elleyerek kontrol ettim. En sonunda ise kafamı kaldırıp yüzünü avuç içlerime alarak yüzüne dokundum. "İyisin? İyisin sen! Sana birşey olmadı!" Dedim sevinç dolu sesimle.

Etrafıma bakındığımda herkesi kontrol etmeye başladım. Yanımızda olan iki korumaya da birşey olmamıştı. "He-herkes iyi? O zaman kim vuruldu? Be-ben mi vuruldum?" Dedim korku dolu sesimle.

Eren yanıma gelip omzuma dokunduğunda onu sertçe ittim. "Öldüm mü ben Eren?" Dedim. Eren anlamsızca bana bakmaya devam ederken ellerimi vücuduma dokundurdum. "ne-neden acı hissetmiyorum?!"

Eren iki adımdan yanıma yaklaşıp kollarımı tuttu. "Ölmedin Damla! Kendine gel, noluyor?" Diye sordu. Başımı hızla sağa sola salladığımda yanağımda ıslaklık hissediyordum. "E-eren sen ölmedin?" Dedim tekrardan.

Ellerimi saçlarıma götürdüğümde delirecek gibi hissediyordum.

"Be-ben öleceksin sandım! Çok korktum, çok! O kırmızı ışık seni benden alacak sandım. O bana kırmızı ışıklara dikkat et yazınca gözlerim ilk seni buldu. O an ne yapacağımı bi-bilemedim! Öleceksin sandım! Sende beni bırakacaksın sandım!" Diye bağırdım.

Eren şaşkınlığını atlatamadan yüzüme bakmaya devam etti. Beni kolları arasına çekip sıkıca sarıldı. "Şş, sakin ol güzelim. Ben iyiyim, bak sende iyisin. Bana birşey olmadı. Ben seni asla bırakmam." Konuşurken saçlarımı okşuyordu. Korumalar silahlarını çıkarmış tetikte durmuşlardı.

"Eren bey, isterseniz arabaya geçin. Burası şuan da çok tehlikeli, açık hedef halindeyiz." Dedi kısa boylu adam. Eren başını sallayıp "arabaya geçin geliyoruz." Dedi.

"Eren be-"

"Arabaya geçin dedim!" Diye bağırdı Eren. Onun bağırışıyla vücudum istemsiz bir anlık titredi. Eren kafasını eğip yüzüme baktı ve ardından yutkunarak daha sakin konuştu. "Arabaya binin geliyoruz."

Adamlar arabaya binince Eren beni kolları arasından çekti. "Neler oluyor güzelim? O silah sesi neydi ve sen neden bu kadar çok korktun?" Diye sordu yumuşacık bir sesle. Eren'e öylece bakıp sadece sustum.

Eren beni zorlamaktan vazgeçip elimden tutarak arabaya doğru yürümeye başladı. Arabaya binince hızlıca cebimden telefonumu çıkarıp WhatsApp uygulamasına girdim. İlk baştaki mesaja tıklayınca sertçe yutkundum.

Bilinmeyen numara; seni kullanan bir adam için kendi canından vazgeçmek ha?

Bilinmeyen numara; bir dahakinin yeri Eren'in kalbi olacak, emin olabilirsin :)

********

Araba evin önünde durunca Eren'e  döndüm. Eren arabayı park edip kafasını bana çevirdi ve ellerimi sıkıca tuttu. "Anlatacak mısın artık?" Diye sordu. Tam ağzımı açmıştım ki, kapının önünde duran annem ve Neval teyzeyi görünce birşey söylemeden arabadan indim.

DamerTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang