33. vanilya ve çikolata

1K 47 33
                                    

Öncelikle bölüm hızlılığı için beni darlamazsanız sevinirim.

İyi okumalar..

******

Gözlerimi kırpıştırarak yüzüne baktım. Haklıydı, ben vanilya kokuyordum. Ancak bilmediği birşey vardı, o da çikolata kokuyordu.

Utangaçlıkla kafamı eğip gözlerimi kaçırdım. Eren bu hareketime sessizce güldü. "Utanmanı yerim," dedi fısıltı şeklinde.

"Eren!"

"Güzelim?"

Gülerek kafamı sağa sola salladım. Bu sırada sallanarak dans etmeye devam ediyorduk. En sonunda müzik yavaş yavaş kaybolurken ondan ayrılıp ellerimi omzundan çektim. Eren bileğimden tutarak masaya doğru yürümeye başladı.  Yavaş yavaş masaya yaklaşırken Bora'nın sırıtan yüzünü görmek mümkündü.

"Ne sırıtıyorsun Bora?" Diye sordum. Bora kıkırdayarak elini ağzına götürüp fermuar çekiyor gibi ağzını kapattı. Gülerek masaya yaslanıp önümdeki içecekten bir yudum aldım.

"Bak bu çocuk hâlâ sana bakıyor, sileceğim belasını."

Eren'in sözleriyle göz devirip kafamı sağıma döndürdüm. Engin'in olduğu tarafa kısa bir göz gezdirdikten sonra Enginle göz göze gelince duraksadım. Kendini kötü hissetmemesi adına hafifçe gülümseyip önüme dönünce Eren'in çatık kaşlarına ve ters bakışlarına maruz kaldım. "Gülümsüyor birde!" Dedi sinirle.

"Eren!" Dedim sesimi yükselterek. Şuan boş bir kıskançlık sergiliyordu. Engin'in her zaman yaptığı hareketlerdi bunlar.

Eren ve Merve koyu bir sohbete girerken Bora seke seke yanıma gelip yanımda durdu. "Dedikodu time!" Dedi hevesle. Hızlıca ona dönüp sırıttım, "dökül!"

Kafasıyla ilerideki birini işaret edince baktığı yere baktım. Gösterdiği yerde 2 tane kız vardı. Kaşlarımı kaldırıp göz kırptım. Bu da 'hangisi?' demekti. Bora sağ gözünü kırpınca bakışlarımı tekrar kızlara çevirdim, sağdaki kızı kastediyordu. Bu kız bizim yan sınıfımızda ki bir kızdı. Adı Eylül'dü.

Başımı salladığımda bu sefer kafasıyla arkasını işaret etti. Bir süre bekledikten sonra çaktırmadan arkamı dönüp etrafa baktım. Bir kaç erkek dışında kimse yoktu arkamızda. Bora gözlerini aynı anda kapatıp açtı. Ortadaki diyordu.

Bu çocukta esmer bir çocuktu. Saçları gerçekten güzel ve dağınıktı. Üzerinde siyah bir tişört ve siyah bir deri ceket giymişti. Eren olmasaydı gerçekten aşık olacağım bir tip olabilirdi. Bu çocuk 12. Sınıflardandı ve adı da Burak'dı.

Kafamı anladığımı göstermek için salladığımda iki elini de masaya koyup avuç içlerini birbirine sürttü. 'sevgililer' diyordu. Şaşkınlıkla gözlerimi sonuna kadar açtım. Elimi ağzıma götürüp etrafıma bakındığımda şaşkınlığımı gizleyemiyordum.

Bora kıkırdamaya başlayıp omzuma vurdu. "Bende böyle olmuştum!" dedi gülerek.

Beni şaşırtan tek şey bu çocuğun sürekli sevgili istemediğini belirtmesiydi. Bu okula geldiğimden beri sürekli bunu savunurdu. Sevgili boş iş dediğini bile duymuştum.

"Zaten hep sevgili istemiyorum diyenlerden korkacaksın abi!" Dedim abartılı bir şaşkınlıkla. Bora da aynı şekilde gülmeye başlayınca daha fazla güldüm. Bora da ben gülünce daha fazla gülmeye başladı. Onun gülmesi arttıkça benimki de artıyordu. En sonunda neredeyse birbirimize vurarak gülmeye başladık. O beni sarsarak gülüyordu, ben ise göğsüne vurarak gülüyordum.

En sonunda gülmeyi bırakınca karnımı tuttum. "karnım ağrıdı!" Dedim gülmenin verdiği yorgunlukla. "Of of, benimde!" Dedi oda karnını tutarak.

DamerWhere stories live. Discover now