Askerin silahı Erwin'in şakasına dayanırken Levi adamın üstüne atlamak üzereydi.

"Levi!" Erwin adamın elini uzağa ittirirken nefes nefese bağırdı. "Bu iş bende! Sen sadece onun kaçmasına izin verme!"

Silah sesiyle gözlerini kapattı ve askerin ölü bedeninin üstüne düşüşünü hissetti. Gözlerini tekrar açtığında çoktan Levi onun yanındaydı, gri gözleri endişeyle kocaman açılmıştı.

"Neden?" Zayıf sesinde kin, gözlerinde korku vardı. "Neden gitmesine izin verdin, Levi..."

"Ben..." Levi'ın gözleri bir mavi gözden diğerine sıçradı, sustu.

"Erwin! Levi!"

Hange, iki elinde bir çift at dizginiyle koşarak onlara doğru gelirken bağırmaya devam etti.

"Birlikler nehrin diğer yakasına doğru geri çekilmeye başladı! Hadi gidelim!"

İtiraz edemeyecek kadar zayıf olan Erwin, Hange'nin yardımıyla Levi'ın atına bindi. Teslimiyetle balını Levi'ın sırtına yasladı ve az önce kaybettikleri savaştan uzaklaşmalarına izin verdi.

İngiliz siperlerinin ikinci hattı,

Somme nehrinin kuzeyinde.

Erwin'in attan iner inmez yaptığı ilk şey bir toplantı düzenlemek oldu. Biraz tartıştıktan sonra Hange yaralarını sarmak için onu ikna etmeyi başardı. Erwin kapanmaması için direndiği gözleriyle Hannes'in raporunu dinledi. Rapordan anladığı tek şey İngiliz ordusunun Fransada ayakta kalan tek saffı olduklarıydı.

İletişim hatları kesilmişti.

Pixis kayıptı.

Zackly ölmüştü.

Erwin'in bilgileri sindirmesi birkaç dakika sürdü. Bir süre sonra toplantıyı bitirdi ve Hange'nin talebi üzerine herkesi biraz dinlenmeleri için gönderdi. Levi dışında herkes.

Odada yalnız ikisi kalınca ona döndü Erwin. "Emirlerime karşı geldin Levi."

"Düşündüm ki..." dedi Levi sessizce ama adamı bıraktığı anda aklından ne geçtiğini gerçekten bilmiyordu.

"Düşünmek benim işim. Senin görevin benim emirlerimi yerine getirmek." Erwin'in sert sesi onun sözünü kesti, boğazının düğümlendiğini hissedebiliyordu. "Artık benim kararlarıma güvenmiyor musun?"

Levi yutkundu, bakışlarını kaçırdı.

"Bir daha olmayacak, Komutan."

"Soruma cevap vermiyorsun…"

Levi ona rütbesiyle seslenmeyeli uzun zaman olmuştu. Bunu fark edince Erwin'in midesi bulandı. Belki de bir zamanlar ona körü körüne inanan tek adam bile artık onun kararlarına güvenmiyordu. Erwin herkesi tamamen başarısızlığa sürüklemişti, tarihteki en beceriksiz komutan olarak hatırlanacaktı. Planı başarısız olmuştu, Almanlar onun saldırısını öngörmüştü, bombalar zamanında patlamamıştı…

"Ama neden?"

Levi ona baktı. "Ne?"

Ancak Levi ona tek kaşını kaldırdığında Erwin bunu yüksek sesle söylediğini fark etti. Bir eli dizlerinin üzerinde, koltuğunda kıpırdandı ve meraklı bir bakışla Levi'ye döndü.

"Bombalar neden patlamadı Levi?"

"Ben sadece emirlerini yerine getirmek için burdayım. Daha demin bunu kendin söyledin." dedi Levi çıkışa yönelmeden önce.

1918 •Eruri•Where stories live. Discover now