Yapabilirlerdi. Almanları yeneceklerdi.

"İlerle!" Erwin'in gırtlaktan gelen çığlığı gırtlağını acıttı. Damarlarında kan yerine adrenalin akıyordu, ciğerleri yanıyordu. İngiliz süvarileri düşmana hücum ederek Eren'in bombaya ulaşmasının önünü açmıştı.

"Bombaya git!" Eren'in onu duyamayacağını bildiği halde Erwin bağırdı. Ama o değilse, o zaman biri onu duyardı. Ne olursa olsun birinin ona ulaşması gerekiyordu.

Silahının mermisini bitirene kadar ateş etmeye devam etti. Sonra bir kenara fırlattı, atından atladı ve ölü bir askerden bir tane daha aldı. Alman ya da İngiliz, umurunda değildi.

Erwin tüfeğe uzandı ama tam parmakları ona dokunduğu anda başının arkasına bastıran metalin soğuğu onu durdurdu. Teslim olurcasına ellerini kaldırdı ve yavaşça başını çevirdi.

Yumuşak bir Alman aksanıyla konuştu adam. "Sonunda karşılaşabildik, Komutan Smith. Bunun bu kadar uzun sürmemesi oldukça üzücü. Ayrıca planın gayet iyiydi. Tek pürüzü karşındaki kişinin benim olmamdı."

"Konuşmak ister gibi halin var. Gel konuşalım." Erwin yutkundu. "Daha fazla adamın ölmesine gerek yok."

Adam kıkırdadı. "Ah komutan, gerçekten takdire şayansınız. Tam bir örnek İngiliz beyefendisi."

Adam Erwin'i yere düşürdü ve silahını Erwin'in kafasına daha sert bastırdı. "Düzenbaz ve pis bir hırsız. Sadece zaman kazanmaya çalıştığını bilmediğimi mi sanıyorsun?"

Erwin yerden gözleriyle Eren'i aradı. Çocuk ortalıkta görünmeyince bir kahkaha attı.

Erwin "Bir şey bildiğini düşünmüyorum komutan." dedi ve hızlı bir hareketle adamı ters çevirdi.

Saklanacak, kaçacak hiçbir yer yoktu. Erwin'in yapabileceği tek şey savaşmak ya da kaçmaktı. Erwin, ölü askerin kollarının yanında yatan silaha uzandı. Ancak kolu, bir merminin derisinin deldiği hissi ile yanmaya başladı.

Alman, "Cehennemde görüşürüz Komutan." dedi ve Erwin onun geniş, kusursuz sırıtışını görünce ürperdi. Gülümsüyordu ama gözlüklerinin ardındaki gözleri nefretle parlıyordu.

Erwin, kendisini babasının Tanrısına emanet ederek gözlerini kapattı. Silah sesi bir patlamanın uğultusu tarafından yutuldu, mermi kızıl gökyüzünde kayboldu, Eren'in az önce patlattığı bombanın alevleri şimdi geceyi aydınlatıyordu. Erwin'in görüşü kararmadan önce gördüğü son şey ateşti.

 Erwin'in görüşü kararmadan önce gördüğü son şey ateşti

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

NABERSİNİZ POŞET ÇAYLARIM İYİSİNİZDİR İNŞALLAH

ben bok gibiyim de.
bu arada şiir çevirim nası olmuş ilk kez şiir çevirdim *gerginlik*

Şimdi sanki çok önemliymiş gibi bugün olan olayları anlatacağım burda sizde diyceksiniz bölüm mü okumaya geldik yoksa seni mi dinlemeye clhfşjfşjfşjd neyse başlıom iki olay var

İlki öhm

Şimdi bugün arkadaşlarla buluşacaktık dedik erken çıkalım işte bunlar dedi saat 10 da Kızılay da buluşalım. Dedim tm. Ama ben biliyorum mallarımı sikseniz saat 10 da orda olmazlar bu yüzden saat 10.10 da evden çıktım zaten bizim burdan Kızılay otobüsle 30-40 dk ben varana kadar bunlar gelir dedim. Evden çıkmadan önce de aradım bunları açmadılar. Otobüse bindim orda da aradım açmadılar neyse Kızılay'a vardım aradım açmadılar böyle kızılayda 20 dk falan gezindim ben annem aradı kızlarla buluştun mu dedim yo açmıolar bile neyse sonra aradılar beni dediler işte biz metroya binioz

HANIMEFENDİLER ZAHMET ETMİŞ SAAT 11 DE METROYA YENİ BİNİYORLAR

Neyse ben dedim tamam Kızılay AVM ye girdim (içi neden küçük çocuk tasarlamış gibi dengesiz) 1 saat falan orda gezindim en son starbucksa girdim kendime latte aldım (hiç sevmem aslında latte ama ekranda latte resmi vardı aklıma ilk o geldi ckigikfikd) oturdum bölüm yazarak bunları bekliom Aradım açmadılar sonra geri döndüler işte inmişler bunlar ve KİTAPÇIYA GİRMİŞLER tabii benim şalterler attı bağırdım çağırdım kapattım. Bölümü yazmaya geri döndüm. O sırada anlık olarak bölümü yanlışlıkla da yayımlamış bulundum sinirden elim titrediği için. Tabii hemen geri çektim vşufşjf

2.si öhm

Bunlarla tunalıya gittik sonradan benim midem bulanıyordu bunlar da kotona girdiler sonra dedim ben gidim ya bunları orda bıraktım işte bizim oraya otobüs bulmam gerek YOK AMA dedim Kızılay'a gidim orda vardır tek bi Kızılay otobüsü buldum o da Kızılaydan dönüyormuş amk neyse ben bindim buna mal gibi baktım dağa çıkıoz dedim noli indim eve 5km var hava kararmak üzere üstüne kar yağıyor bi de annemlerle telefonda kavga ettim bunlar yetmemiş gibi taksi de bulamadım eve yürümeye başladım işte 2,5 km kala babamın bana verdiği tel kapandı gittim kafenin birine taksi çağırttım da öyle döndüm eve ya

Bok gibi bir gündü.

Bu arada bölümü kontrol etmedim ehe

1918 •Eruri•Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang