27 - ruhum sarı, kolların evim (son)

688 85 109
                                    

Bir Buçuk Ay Sonra

Hayatta bale dışında herhangi bir sanat ya da sporla uğraşım olmadı. Baleyi de kendim seçmedim, ailem benim için seçti. Benim görevim baleyi sevmek oldu yalnızca. Bana gayet uygun bir dal olduğundan, onu geleceğimin merkezine alırken sevmeme ihtimalime pek yoğunlaşmadım. Fakat biraz düşününce, sevmeyebilirim de. Erkenden bırakmayı seçebilirdim. Üzerimde bıraktığı etki kumsala yazılmış bir isim gibi dalga vurunca kaybolup gidebilirdi. Hatta bale beni yatıştırmak yerine içimdeki kini besleyen bir dal da olabilirdi. Aileme olan öfkemi katlar ve beni de onları da boğardı. Son birkaç yıla kadar ailemle baleyi bağdaştırmadan yaşamış ve bundan kaynaklı baleye sevgi beslemiş olan ben şimdi düşünmeden edemiyorum. Ya bana verilenle yetinmeyi öğrenemeseydim? Ya bir balet olmayı kabullenemeseydim, özdeşleştiremeseydim kendimle? Belki erkenden bırakır ve çok daha farklı bir yolda ilerlerdim, kim bilir? İşin aslı kendimi başka bir şey yaparken hayal edemiyorum. Çünkü balet olmak benim elime bir hayal diye tutuşturulana kadar herhangi bir hayale sahip değildim. Şimdi de değilim. Tam şu anda birileri hayatımdan baleyi çekip çıkarsa sadece Chanyeol'e, arkadaşlarıma ve Sun'a olan sevgimi son nefesime kadar devam ettirmeyi dilerim. Sorun bende mi diye çok düşündüm inanın. Ama bir yerden sonra pes edip kendi kendime dedim ki belki ahım şahım hayallere ihtiyacımız yoktur. Belki de bizi biz yapan küçük hayaller yeterlidir. Asıl anormal olanlar büyük hayaller kurmayı zorunluluk olarak görenlerdir.

İlk yıllar farkındalığım yeterince güçlü olmasa da uzun bir süredir ailemin baleyi beni başlarından savmak için bir araç olarak kullandığının bilincindeyim. Minik Baekhyun, bunu anlamama konusunda oldukça ısrarcı davrandı. Ama ne alkışlandığını ne de azarlandığını gördü yıllar boyunca, övgü almak için yaptığı her şey boşunaydı. Bir şekilde gerçeği kabul etmek zorunda kaldı. Bazen bu konudaki hayal kırıklıkları o kadar büyük olurdu ki geceleri uyuyamazdı. Çalışmaktan ağrıyan vücudunu ve sızlayan parmak uçlarının acısını hiçe sayarak, "Acaba canım yansın diye mi onca şey arasından baleyi seçtiler," diye sorgulardı. "Canımın yanmasını isteyecek kadar çok mu nefret ediyorlar benden? Bu nefreti hak edecek ne yaptım ki onlara? Ben alt tarafı bir çocuğum."

Ne var ki ben alt tarafı bir çocuk değildim. Ben yaralı bir çocuktum, hala da öyleyim. Ömrüm boyunca ailemin açtığı yara hariç bedenimde açılan her yara açıldığı şekilde kapanacak, bunu biliyorum. Onlarınki hep orada kalacak; bazen kanayacak, bazen kabuk bağladığını düşünüp sevineceğim, bazense sızlamasının geçmesini beklerken gecelerce tavanı izlemek zorunda kalacağım. Onları içimden söküp atabilsem şimdiye kadar yapardım, bu konuda elimden hiçbir şey gelmiyor. Yer yer kendimden nefret etmeme sebep olsa da günün sonunda onlar benim annem ve babam. Bense dolu gözleriyle ailesini gözleyen ufak tefek bir çocuğum. İçimdeki umut kırıntılarını kaybetmeden bir gün beni sevmelerini dilemekten başka yapabileceğim hiçbir şey yok. Bunun beni teselli ettiğini söylemek üzücü olsa da gerçek şu ki benim gibi bir sürü çocuk var. Junmyeon'unki gibi ailesi benden daha kötü olanlar da var, Chanyeol'ünki gibi kendilerini iyi gösterip çocuğuna hiç vakit ayırmayanı da. Bambaşka şeyler yaşayanları da unutmamak gerek. Bazı insanlar benim ailemden alamadığım sevgi için döktüğüm gözyaşlarını ailelerini sevemedikleri için döküyor. Bin bir çeşit renk misali herkes farklı bir yara taşıyor. Bir şekilde birbirimizi ne kadar iyi anladığımıza bakılırsa, yaralar farklı yerlerde olsa bile aynı şekilde sızlıyor olmalı.

"Yine mi gelmeyecekler?" Jongin'in kulağıma fısıltısına kafamı iki yana sallayarak cevap vermekle yetindim. "Üzgünüm Baek."

"Neden," Omuz silktim. "Her seferinde aynı muhabbet sonuçta, ben alıştım. Burada olmasını istediğim herkes burada: Sen, Chanyeol, Joohyun, Sehun ve diğerleri. Zuny ve Mina bile uğrayıp çiçek getirdi."

iyiyi anlamlandırma safhası // chanbaek Where stories live. Discover now