11 - yokuş aşağı gidiyoruz

1.5K 199 355
                                    

Eğer biri size en büyük düşmanınızın kim olduğunu soruyorsa ve siz kolaylıkla kendiniz dışında bir hedef gösterebiliyorsanız, gerçekten şanslısınız demektir. Eğer en büyük savaşınız kendinizle değilse, dışarıda daha büyük bir şeyler oluyorsa, zafer kazanamamış bile olsanız zafer kazanmış sayılırsınız. Dış tarafta başka biri tarafından yakılıp küle dönmüş de olsanız, içinizde kendinizi yakıp kül etmediğiniz için benden bir adım öndesinizdir. Çünkü en azından dışarıdaki bir şeylerle savaşmayı denemişsinizdir, bu da sizi kahraman yapar. Kahraman olmak demek her zaman zafer kazanmak demek değildir. Bana göre bir şeyleri değiştirmeye çalışmak bile kahraman olmaya yeter. Şimdi diyeceksiniz ki; Baekhyun, sen de kendinle savaşırken bir şeyleri değiştirmeye çabalamıyor musun? Pek değil. Ben sadece bilinmezlik denen okyanusta boğulmamak için çırpınıyorum. Akıntıya sonsuza dek karşı koyamayacağımın farkındayım ama yine de son bir nefes daha almak için çırpınıyorum. Şimdi oradan bakınca neden bir kahraman benzemediğimi daha iyi anladınız mı?

Çalışma odasında elimde Junmyeon'un polaroid fotoğrafıyla Chanyeol'ü beklerken, sonunda kaybedeceğimi bile bile kendimle bir savaş veriyordum. Diğer Baekhyun neden Chanyeol'ü buraya çağırdığımı, buna ne gerek olduğunu soruyordu. Chanyeol'e onu görmek istemediğimi söylerken bile içten içe bunu ne kadar istediğimi söylüyordu. Sanki bütün uzuvlarım onun tarafını tutuyormuş gibiydi, kendime karşı çaresizdim. Beynimi kemiren düşüncelerin haklılığı benim üzerimde bir baskı kuruyor ve köşeye sıkışmama sebep oluyordu. Düşmanınız dışarıdaysa bir şekilde ondan kaçmayı başarırsınız ama eğer o düşman sizseniz, kaçacak yeriniz olmadığından köşeye sıkışır ve ezilirsiniz. En kötüsü de sizi kendinizden kurtaracak kimsenin olmamasıdır.

Beni yiyip bitiren düşünceler, olaylara çözüm bulmamı da engelliyordu. Chanyeol buraya geldiğinde ona ne diyeceğimi bilmiyordum, onu yanıma neden çağırdığımı bile bilmiyordum. Tek bildiğim şey köşeye sıkışmış gibi hissetmemin sebebinin çaresizliğim olduğuydu. Chanyeol'le karşılaşacak olmanın verdiği gerginliği bir kenara bırakacak olursam (ki bunu yapmak hiç de kolay değil) o geldiğinde durumu nasıl anlatacağımı da bilmiyordum. Fotoğrafı gösterip hesap sorsam Jongin'in başını derde sokar mıydım? Bu sorunu Kyungsoo'yla halledecek olabilirdi ya da olay benim sandığımdan çok daha basit de olabilirdi. Yapacağım bilinçsiz bir hareketle Jongin'in başını derde sokabilir, Chanyeol'le boşu boşuna karşılaşmak zorunda kalabilirdim. Üstelik Chanyeol bu konuda en az benim kadar bilgisiz de olabilirdi, bunların hiçbirini o anda düşünememiştim. Aklımda biraz sonra olacaklara dair binlerce korkunç senaryo türüyordu ve buna engel olamıyordum. Keşke Chanyeol'ü bu işe hiç karıştırmasaydım, sadece sakin bir zamanda Jongin'i kenara çekip neler olduğunu anlattırsaydım. Ne var ki son derece düşüncesizce hareket ederek Chanyeol'ü çoktan buraya çağırmıştım. Ne kadar istersek isteyelim bazı şeylerin geri dönüşü olmuyordu.

"Baekhyun!" Kapı aniden açıldığında cam kenarında duran bedenim korkuyla sarsıldı. Chanyeol ne kadar acele ettiyse yolda geçen zamanını yarıya indirmeyi başarmıştı. Beni görünce aldığı derin soluklar arasında zar zor, "Şükürler olsun." diyebildi. Onun aksine onu karşımda görmek beni rahatlatmamıştı, bedenim bir gitarın teli kadar gergindi.

"Neden bu kadar koştun?" diye sordum sakin gözükmeye çalışarak. Asıl halimin yansıttığımdan çok daha farklı olduğunu biliyordum.

"Ben- bilmiyorum, acilen buraya gelmem gerekiyormuş gibi hissettim." Evet, çünkü seni biraz daha görmesem aklımı kaçıracaktım, iyi ki geldin. Keşke şartlar farklı olsaydı da sana bunu söyleyebilseydim.

"Acele etmene gerek yoktu." diye mırıldandım ve onun geçip piyanonun taburesine oturmasını izledim. Bütün bedenim kaçıp gitme arzusuyla sarsılırken nasıl olurdu da bir yandan kalmak için çırpınabilirdim? Bu çelişkinin gerçekliğini bedenim kavrayamıyor, aklım almıyordu ama hissediyordum işte. İçim kıpır kıpır ediyor, parmak uçlarım buz kesiyor ve kalbim göğüs kafesimden çıkıp özgürlüğüne kavuşmak adına savaşıyordu.

iyiyi anlamlandırma safhası // chanbaek Where stories live. Discover now