7 - dans eden ruh

1.2K 189 153
                                    

Bazen, işin içinden çıkamayacağımı anladığımda hiçbir şey düşünmemeyi denerim. Küçüklükten gelen bir alışkanlık bu. Küçükken böyle yaparsam tüm dertlerimin biteceğine inanırdım, şimdi de öyle olacak zannediyorum. Minik bir sır, insan düşünmemeye çalıştığında daha çok düşünüyor. Eğer size bir dakika boyunca gözlerinizi kapatın ama sakın yeşil bir zürafa hayal etmeyin desem, edersiniz. Çünkü bu işler böyle işliyor. İnanmıyorsanız deneyin ve görün.

Konuyu yeşil zürafaya kadar çekmemin sebebi aslında Chanyeol'ün bileğimle ilgilenirken söylediği şeylerden dolayı oldu. Söyledikleri kafamı karıştırmıştı, bunun hakkında düşünmek istemiyordum. Mümkün oldukça kaçmayı deniyordum ama bir türlü yapamıyordum. Beynim sürekli olarak sorular üretiyordu. Chanyeol'e kızmak saçma mı, diye soruyordu mesela. Chanyeol sahiden haklı mıydı? Gerçekten de Junmyeon'un ajandası elimde olsa ben de onu böyle tehdit eder miydim? Peki Junmyeon'un yerinde Sehun olsaydı? Sehun'un çantasını karıştıran birini gördüğümde ben ne yapardım?

"Bazı şeyler çok garip." diye mırıldandım dalgınlıkla.

"Mesela?" Elinin biri belime dolamış diğerini de boş durmasın diye düşünerek koluma koymuşken yurdun merdivenlerini çıkmama yardım ediyordu.

"Seninle çok fazla iletişimde olmamız gibi." Yan tarafımda bir hareketlilik hissedince hafifçe dönüp tek kaşı havada beni izleyen Chanyeol'e baktım.

"Yani demek istediğim," dedim o belimdeki elini sıkılaştırırken. "Geçen sene arkadaşlarımız sevgiliyken bile nadiren yan yana gelirdik."

"Uslu bir çocuk olsaydın bu sene de öyle olacaktı." Dayanamayıp gözlerimi devirdim.

"Ya geçen sene biraz daha fazla konuşmuş olsaydık, birbirimiz hakkında daha fazla şey bilseydik?" Ben her zaman arkadaş canlısıydım, şu ana kadar birbirimizle neredeyse hiç konuşmamız olmamız kesinlikle benim suçum değildi.

"O zaman şimdi böyle olmazdık." Gözlerimi onun ve belime dolanmış kolunun üzerinde gezdirdim. Ne demeye çalışmıştı? Şu an bulunduğumuz durumdan mı bahsediyordu yoksa genel bir şey miydi kastettiği?

"Nasıl olurduk?" Chanyeol duraksayıp bana baktı. Sırtıma hafifçe dokunan göğsü kıpırdamayı kesmişti, ya nefes almıyordu ya da ben felç geçirdiğim için hissedemiyordum. O yüzümü incelerken ben de nefesimi tutup ona süzdüm. Güneş yeni yeni doğuyordu, bina hala karanlık sayılırdı ama yine de onu görebiliyordum. Belki de bazı şeyleri görmek için ışığa ihtiyacınız yoktu, hatta ona bakmıyor bile olsanız görmek istediğinizde görebiliyordunuz.

Gözlerim, karanlıkta zar zor seçilen gözlerinden aşağı kayarken ne görmek istediğinden o kadar da emin değildi. Yine de dudaklarına ulaşınca duraksadı ve kitlendi. Bu neydi? Neden böyle bir gerilim hissediyordum? Basit bir soru nasıl ikimizi de böylesine kitlemiş olabilirdi ki?

"Soruma cevap vermedin." Bu gece onunla normalden fazla konuştuğum için biraz arsız gibi hissediyordum. Bakışlarım tekrar gözlerine doğru tırmanırken onun farklı bir yere baktığını fark ettim. Gözleri çenemden boynuma doğru kayıyordu.

Dilini alt dudağını ıslatmak için kullanırken gözleri gözlerimi buldu. "Bilmek istemezsin." diye fısıldadı. Hafifçe büyüyen gözlerimi fark etmesin diye hızla bakışlarımı ondan ayırıp yere diktim. Şu an yeşil zürafayı düşünmem bu cümleyi düşünmemden çok daha mantıklıydı. Tam olarak ne anlamına geldiğini bile bilmeden kendimce bir şeylere yorumluyordum. Hayır, düşünmek yok. Yeşil zürafa. Yeşil zürafayı hatırla Baekhyun. Neyi bilmek istemem ki ben? Tanrım! Neden 'bilmek istemediğim' şeyleri düşünce aklıma sadece edepsiz şeyler geliyor?

iyiyi anlamlandırma safhası // chanbaek Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum