16 - kara deliklerin hüzünlü senfonisi

1.2K 127 85
                                    

Bazı korkutucu anlar vardır; her saniyesi beyninize işlemiştir, gözlerinizi her kapattığınızda gördüğünüz bir şey haline gelmiştir. Kabuslarınıza girer, uykularınızı böler. Çocukken yatağınızın altına saklandığını düşündüğünüz canavar oluverir bir anda, sizi yorganınızın altına saklanmaya ve nefesinizi tutmaya mecbur bırakır. Korkunuzdan yararlanıp sizi bir kukla yerine koyarak kontrol etmek ister. Saklanabileceğinizi düşünürsünüz ama yapamazsınız, çünkü kaçsanız yakalar, saklansanız bulur sizi. Canavarın gelip bedeninizi ele geçirmesini beklemekten başka hiçbir şey gelmez elinizden. Korkarsınız ama korku tek başına yeterli değildir; gerilir, bunalır ve öfkelenirsiniz. Bunu neden yaşadığını sorgularsınız, neden binlerce insandan başka birileri değil de siz? O panik anındayken kendinizi tatmin edecek bir cevap bulamazsınız, beyniniz lanet okumak dışında nerdeyse işlevini yitirmiştir çünkü.

Chanyeol'ün bir çöp gibi tekmelenişi çaresizce izlerken işte tam olarak bu öfkeyi hissediyordum içimde. Acımasızca havaya uçuşan ve neredeyse her seferinde ona isabet eden yumrukları, savaşmaya çalışsa da en sonunda pes edip yere yığılan bedenini görmüş, kahkaha ve küfürlere karışan acı dolu inlemelerinin hepsini net bir şekilde duymuştum. Chanyeol bayılana kadar dayak yerken tek yapabildiğim öylece bakmaktı. Çığlık atmayı bırakın, dudaklarımı dahi aralayamamıştım. Yaşadığım şoktan olsa gerek; nefes almadan, gözlerimi kırpmadan, sadece ve sadece titreyerek izlemiştim. En çok kime kızdığımı, tüm bu gerginliğimin ve agresif hislerimin asıl sebebini bulamıyordum. Ona acımasızca saldıranlara mı hiçbir şey yapmadan öylece izleyen topluluğa mı yoksa kendime mi? Belki Chanyeol'e kızmıştım en çok, doğru dürüst karşılık vermeden hemen pes etmesine sinirlenmiştim. Belki de Jongin'di o kişi. Çığlık atmama dahi izin vermemiş ama aynı zamanda beni kavgadan uzaklaştırmamıştı da. Tabii içten içe onun bir suçu olmadığının farkındaydım. Eminim ki o da büyük bir şok geçirmişti, ne yapacağı konusunda oldukça kararsızdı. Peki Chanyeol'ün arkadaşları, öfkemin asıl kaynağı onlar olabilir miydi? Tüm bunlar olurken onlar neredeydiler? Yeol neden yalnızdı, nasıl tek yıpranan o olabilirdi?

"Aah!" Kafasını iki yana sallayarak çenesini tutan parmaklarımdan kurtulmaya çalıştı. "Baek, çok canım yanıyor!"

"Kafanı sabit tutmazsan daha çok yanacak," dedim sertçe. Elimdeki pamuğu yüzüne yaklaştırınca refleksle geriye doğru kaçtı. "Sadece iki dakika kıpırdamadan duramaz mısın?"

Gözlerini kaçırarak, "Özür dilerim." diye fısıldadı. Son on beş dakika dilediği otuz dördüncü özürdü fakat tıpkı diğerleri gibi bu da hiçbir anlam ifade etmiyordu. Her seferinde önce üzgün olduğunu söyleyip sonra yine aynısını yapıyordu, kafasının yerinde olduğunu veya bana odaklandığını düşünmüyordum. Sadece bedenen yanımda gibiydi.

"Chanyeol," Sabır dileyerek derin bir nefes aldım. "Bir daha kafanı hareket ettirirsen sana yemin ederim ki bizim çocukların hepsini ararım ve onlar seni her yerinden sıkıştırıp sımsıkı tutarken pansumana devam ederim. Seçim senin."

"Ama çok canımı yakıyorsun..." Sesi doğru düzgün duyulmuyordu bile.

"Hayır, oldukça yumuşak hareket ediyorum ama yaraların çok fazla. Bu benim suçum değil." Kaşları, burnu, dudağı... Hepsi dağılmıştı. Yüzündeki kandan yaralarının kendisini göremiyordum, bu da onun yüzüne baktıkça midemin düğümlenmesine sebep oluyordu. Sanki tüm dayağı ben yemişim gibi- hayır, daha da kötüsü. Beni dövselerdi şu anki kadar canım yanmazdı herhalde. Keşke Chanyeol yerine beni dövselerdi, her şey çok daha kolay olurdu. Bir hafta odamda ölü gibi yatar ve vücudumun iyileşmesini beklerdim. Bol bol da uyurdum, eminim şu anki süreçten çok daha basit ilerlerdi her şey. Şimdi ağlamak istediğimde özgürce ağlayamıyordum, öfkelenmek istediğimde bir şeyleri kırıp dökemiyordum. Yaralanan ben olmadığım için dimdik ayakta durmak zorundaydım. Tüm bu hislerimi ve çektiğim sancıları ona göstermekten kaçınıyordum, bayılana kadar ağlamak istesem de yüzümde mimik dahi oynatmadan ona yardımcı olmaya çalışıyordum. O ise ne yüzündeki kanı temizlememe ne de yaralara ilaç sürüp yara bandıyla kapatmama izin veriyordu. Tek yaptığı acıyor diye sızlanmak ve bu acı dolu süreci benim için uzatmaktı. Hayatımda üç kereden fazla pansuman yapmışlığım yoktu, yine de yaşadığım şoku ve korkularımı bir kenara bırakmış ve ona yardımcı olmaya karar vermiştim. Fakat tüm bunların farkında olmayan Chanyeol, her şey sadece kendisi için zormuş gibi davrandıkça daha da fazla öfkeyle dolup taşıyordum.

iyiyi anlamlandırma safhası // chanbaek Where stories live. Discover now