13 - ağaç ev

1.1K 177 54
                                    

Bu zamana kadar size bir sürü şey anlattım. Sanki aklınızdaki ben, boş bir tabloymuşum gibi her anlatışımda biraz daha doldurdum o tabloyu. Kimi zaman küçük dokunuşlar yaptım, kimi zaman renklendirdim. Ama şu ana kadar Sehun'la nasıl tanıştığımızı size hiç anlatmadım, ki bu tablomda hatırı sayılır bir yere sahip, bu yüzden izin verin de anlatayım.

Annemin Sun'a hamile olduğunu öğrendiğim günün ertesi günüydü, çocuk aklımla yaptığım planları uygulamak için babamın yanına gitmiştim. Onu bulduğumda bahçedeki elma ağaçlarını suluyordu. Babamın bu hayatta en değer verdiği üç şey; annem, Sun ve bahçemizdeki elma ağaçlarıdır. Sahi söylüyorum, eğer onu arıyorsanız ilk bakmanız gereken yer bizim evin bahçesidir. Ben de bu yüzden ilk bizim bahçeye bakmıştım o gün. Bir ağaç ev istediğimi söyledim ona, bahçedeki büyük elma ağacına bir ağaç ev yapmasını istedim. Aslında istemiyordum tabii, tek istediğim biraz dikkatlerini çekebilmekti, bunu ancak şu an düşündüğümde anlayabiliyorum. Bahçesini neredeyse annemden bile çok seven babam beni tersleyerek bunun asla olmayacağını söyledi. Böylece bebek kıyametinin hemen ertesi gününde evde bir kıyamet daha kopmuş oldu ve ben kendimi bütün alet edevatlarla birlikte kasabanın çıkışındaki ormanda buldum. "Siz yapmazsanız ben yaparım." demiştim kendimi evden atarken.

Elimde alet çantasıyla ormanda yapayalnız kalana kadar aklım başımda değildi. Ağaçların arasından sızıp bana ulaşan güneş ışınlarından başka kimsem olmadığını fark ettiğimde tüm yaşadıklarımı hatırladım ve alet çantasını elimden düşürdüm. Ağacın yanına çöküp ağlamaya başladım. Sanki biri duyacakmış gibi koca ormanda dişlerimi sıka sıka ağlıyordum. Ne kadar zaman geçtiğini hatırlamıyorum ama yorulup kendimi ağaca yasladığımı ve aşağıda kalan gölü izlemeye başladığımı hatırlıyorum. Sonra da birinin yanıma oturduğunu.

Oh Sehun'u ilk kez o zaman gördüm. Umursamaz tavrı ve siyah kıyafetleriyle en az benim kadar ağır bir ergendi. İlgilenmiyormuş gibi bir edayla, "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Burnumu çeke çeke ağaç ev yapmayı bilmediğimi söyledim ona. Bir insan kendini yırtarcasına ağlıyorsa sebebi ağaç ev yapmasını bilmemesidir çünkü.

"Ben bu aletleri kullanmayı biliyorum," dedi bana üstten bakarak. "Büyük babam hepsini öğretti. Sana yardım edebilirim ama belli kurallarım var." Hızla ıslak gözlerimi kollarıma silerek oturuşumu dikleştirdim ve sözlerine devam etmesini bekledim. "Sana yardım edersem bu ağaç ev yalnız senin değil, ikimizin olacak. Birbirimize ısınamasak bile haftanın belli günleri senin, belli günleri benim olmalı."

Bu fikri kabul ettim ve işe başladık. Sehun önce bana tüm o aletleri kullanmayı öğretti sonra da dinlediği müzik türlerinden ve okuduğu kitaplardan bahsetti. Umursamaz ve ukala bakışları birkaç gün sonra tamamen kaybolmuştu. Bu iş bütün yaz tatilimizi aldı. Artık kafamı dağıtacak bir uğraşım ve garip bir arkadaşım olduğu için evde çok az vakit geçiriyordum, bu da bebek mevzusunu biraz da olsa unutmamı sağlıyordu. Zaman su gibi akıp giderken Sehun'la ben o ağaç evde büyüdük, içine plaklar ve kitaplar doldurduk.

İşte bu, kendi evimi inşa etme ve en yakın arkadaşımı bulma hikayem. O gün Sehun'la hiç tanışmasam o kasabanın cehennem olduğuna inanarak büyümeye devam ederdim. Kitap okuma alışkanlığımı belki de hiç kazanamaz, o ağaç evi hiç bitiremezdim. İlk kez iyiyi anlamlandırma safhasını yaşadığımda muhtemelen bunun farkında bile olamazdım, dünyadaki birçok insan gibi. Sun'ı sevdiğimi kabul etmeyerek kendime ve kardeşime yıllarca eziyet bile edebilirdim. Ne kadar soğuk biri gibi gözükse de Sehun öyle değildi. Yalnız ve vahşi bir çocukla arkadaş olmayı isteyecek kadar iyi biriydi ve beni o kurtarmıştı.

"BİR DAKİKA! SABAHIN KÖRÜNDE KALKIP CHANYEOL İÇİN KURABİYE Mİ YAPTIM YANİ?" Saatlerce süren anlatma serüvenimi yer yer ağlayarak yer yer sinirlenerek tamamladıktan sonra aldığım ilk tepki işte bu olmuştu. Jongdae tüm kafeyi altüst edebilecek kabiliyeti olan gür sesiyle bağırırken Jongin ona tehditkar bakışlar atıyor, ben de Minseok'un uzattığı peçetelere sümkürüp duruyordum.

iyiyi anlamlandırma safhası // chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin