14 - limon yasaları

1.3K 184 122
                                    

az önce baktığımda geçen bölümdeki alıntının hangi kitaba ait olduğunu belirtmeyi unuttuğumu fark ettim, alıntı haruki murakimi - imkansızın şarkısı'ndan midori karakterine ait. küçük notum buraya kadardı şimdi keyifli okumalar diliyodum size 💘

•••

Hayatımız boyunca bir sürü şeyi bekleriz; anne karnındayken doğmayı, çocukken okula başlamayı, yetişkin olduğumuzda iş başvurumuza alacağımız geri dönüşü, yaşlandığımızda torunlarımızın bizi ziyaret etmesini... Herkesin bekleme süreci ve sabrı birbirinden farklı olduğundan kıyaslamayı sadece kendi üzerimden yapacağım. Doğruyu söylemek gerekirse, normalde pek sabırlı bir insan değilim. Sehun ne zaman beni bekletse sonrasında on saat söylenirim ve onunla bir daha görüşmeyeceğime dair tehditlerde bulunurum. Ama Sehun bilir tehditlerimin boş olduğunu, bu yüzden genelde beni umursamaz. Çok sabırsız olduğumu söyleyerek dalga geçer sadece. Tabii ben de her insan gibi tüm bu sabırsızlığıma rağmen birçok şeyi beklemek zorunda kaldım. Mesela yıllarca annemle babamın beni sevmesini bekledim, üniversite için kasabadan ayrılmayı veya beni anlayan birilerini bulmayı bekledim. Bazı şeyleri hala beklemeye devam ediyorum, annemle babam gibi. İnsanoğlunun yaptıklarına her zaman anlam verilemiyor, şahsen bizimkilerin bana bir türlü besleyemedikleri sevgiyi buna bağlıyorum. "Olur öyle," diyorum yıllardır. "Bazen bir insan diğerini sevemez. Sevilmemek senin suçun değil."

Fakat itiraf etmek gerekirse ebeveynlerimden bir türlü gelmeyen ve muhtemelen asla da gelmeyecek olan sevgi bile, Chanyeol'ün iyileşmesini beklemek kadar yormadı bünyemi. Bir şeyleri söylemek isteyip söyleyememek nasıldır bilir misiniz? İçinizde inanılmaz bir heyecan birikir, kalbiniz göğüs kafenizi delip geçer, sözcükler dilinizin ucuna dizilir. Söylemek için öylesine yanıp tutuşursunuz ki size engel olan her şeyi yakıp yıkmak istersiniz. İşte, son iki gündür tam olarak böyle hissediyorum. Tüm günümü Chanyeol'ün başında geçirmem yetmiyormuş gibi bir de Yixing'in boş yatağına kurulduğum için Chanyeol ve ben hakkında bir şeyler düşünmek için oldukça fazla zamanım var. Haliyle bir yerden sonra düşündüklerimi aktarma ihtiyacı duyuyorum fakat tek kelime dahi edemiyorum çünkü konuşabileceğim tek kişi uyuyor. Ben de düşünmekten kafayı yiyecek hale geliyorum, her zamanki gibi.

"Baekhyun?" Halsiz çıkan sesi düne göre biraz daha güçlü gelmişti kulağıma. Hastalığı hala şiddetliydi ama en azından ateşi eskisinden daha iyiydi. Çok nadiren uyanıyordu, yaşamsal faaliyetlerini yerine getirdikten sonra yeniden uykuya dönüyordu. Bunu gerçekten hasta olduğu için mi yoksa benden kaçmak istediğinden mi yapıyor, bilmiyordum. Yine de elimden geleni yapıyordum, çünkü sabırsız veledin teki de olsam sağlığın her şeyden önce geldiğinin farkındaydım. Chanyeol biraz daha iyi olduğunda eninde sonunda konuşacaktık, bir veya iki seferde halledemesek de üçüncüde mutlaka halledecektik. Buna inanıyordum, sabahlara kadar başınızda bekleyen birini kolayca tersleyemezsiniz çünkü. Chanyeol uyuyor ya da uyuyor gibi yapıyor da olsa onun için verdiğim emeğin farkındaydı. Yani ben öyle umuyordum.

"Efendim?" Elimdeki telefonu kenara bıraktıktan sonra kafamı, Yixing'in yatağının başlığından ayırıp ona baktım. Saat gecenin ikisine geliyordu ve oda tamamen karanlıktı ama fark etmezdi. Yüzünün cansız halini görmeye alıştığımdan küçük bir değişimi bile kolayca anlayabiliyordum. Bakışlarının hasta ya da boş gözükmediği aşikardı.

iyiyi anlamlandırma safhası // chanbaek Where stories live. Discover now