25 - kuğu gölü

635 80 22
                                    

iki küçük şey söylemek istiyorum, ilki umarım çok fazla yanlış yoktur çünkü baya sesli bi ortamda düzenledim ve neredeyse hiç odaklanamadım ikincisi yirmi yedinci bölüm final olacak bu da demek oluyor ki bir sonraki bölüm finalden önceki son bölüm. umarım moralinizi bozmamışımdır, keyifli okumalar dileyerek kaçıyorum artık🥺

•••

"Baek, adımızı ödev listesine eklerken fark ettim de," dedi Joohyun çalışma odasının kapısını açarken. "Bir gruba dahil olmayan öğrenci sayısı oldukça az, acaba kaliteli bir ödev hazırlamak için çok mu geç kaldık?"

Onu takip edip boş odaya girdim. "Aslında ben de bunu konuşacaktım seninle, belki de bunu bir fırsat bilip olabildiğince az kişiyle çıkmalıyız sahneye."

Şaşkınca kaşlarını kaldırdı. "İyi de bu bütün yükün omuzlarımıza binmesi anlamına gelir. Geceleri uykusuz kalacak kadar çalışmaya hazır mıyız bilmiyorum."

"Biraz zor olabileceğini kabul ediyorum," Başımla onu onaylarken dolabıma yöneldim. "Ama aynı zamanda sahnede daha fazla dikkat çekmemizi de sağlar. Senin solo bir performansta bile sırıtacağını sanmıyorum ayrıca." Dolabımı açtığımda en önde duran kahve ve sandviçi gördüm. Bana sabahki dersin yorgunluğunu unutturan bir sıcaklık vücuduma yayıldı, görür görmez bu küçük sürprizin Chanyeol'den olduğunu anlamıştım. Bugün Joohyun'la tüm gün pratik yapacağımızı bildiğinden bırakmış olmalıydı. Aşırı hoş bir hamleydi doğrusu, Eros'un oku beni tam kalbimden vurmuştu sanki. Fakat asıl merak ettiğim şey çalışma odasına kimseye çaktırmadan nasıl girdiğiydi. Yapması gereken onca iş arasında nereden aklına geliyordu öğünlerimi atlama ihtimalim? Dudaklarıma yerleşen gülümsemeyi saklamaya çalıştım. Nasıl düşünüp buraya bıraktıysa bırakmıştı, ilgilenmem gereken kısım burası değildi. Bu kadar düşünceli olduğu için minnettar hissetmiştim kendimi. Durup dururken günüm güzelleşmişti, şimdi nasıl onu düşünmeyi bırakıp Joohyun'la olan ödev meselesine odaklanacaktım? Chanyeol beni aşktan öldürmek istiyordu herhalde. Eh, amacına ulaşmıştı. Bu gece onu görene kadar sabretmek benim için mucizevi bir başarı olacaktı.

Aklımda sandviçimi biraz zaman geçtikten sonra yemeyi kararlaştırırken Joohyun'un çoktan yere oturduğunu ve ayakkabılarının bağcıklarını çözdüğünü gördüm. "Kendini küçümseme," diye uyarmayı ihmal etmedi, beni hafife almıyor olması oldukça hoştu. Salak salak sırıttığımı da fark etmemişti üstelik, ben de bunu değerlendirip kendimi topladım. "Aslında mantıklı, sadece gerektiği kadar balet ve balerin kullanırsak yaptığımız iş daha çok ikimize ait gibi görünür."

Tüm odağımı ona yoğunlaştırmaya çalışırken yanına oturdum. "Sen kalabalık bir sahne mi hayal etmiştin?"

"Hayır, ben sahneden çok oyunun konusu hakkında düşünüyordum," Konuşurken bileğindeki tokayla saçlarını gelişigüzel topladı. "Olay örgüsünde köklü değişiklikler yapmak istiyorum, nasıl desem, böyle herkesin bildiği bir konuyu farklı işlemek gibi."

"Ters köşe gibi yani?"

"Evet biraz öyle," Kararsızca kafasını yana yatırdı ve düşünür gibi bir ifadeyle konuşmayı sürdürdü. "Aslında bir yanım böyle bir şey istiyor, diğer bir yanım da aşırı klasik bir gösteri yerine daha az popüler bir şey seçmemizi ve onu değiştirmemizi söylüyor, böylece insanlara ilk kez izleyeceği bir şey sunmuş gibi oluruz. Fakat o zaman olay örgüsünde yaptığımız ters köşeler çoğu insan tarafından fark edilmez."

iyiyi anlamlandırma safhası // chanbaek Where stories live. Discover now