22 - ias

658 77 46
                                    

bölümün sonlarında lady gaga - i'll never love again dinliyoruz şarkıyı açmanız gereken yer kendini belli ediyor zaten bu yüzden ben sizi çok tutmiyim keyifli okumalar 💛

•••

"Yani masumlar mıymış?" dedi Sehun tek kaşını kaldırarak.

"Seninki her türlü masum Sehun," dedi Jongdae, ben Minseok'un omzunda usulca yatarken. "Niye endişeleniyorsun anlamıyorum."

"Iyyy seninki ne be!" dedi midesi bulanmış gibi. "Ben Baekhyun için endişelendiğimden olayı doğru anlamaya çalışıyorum bir kere." Daha fazla konuşmak istemediğini belli edercesine Jongin'in kollarının arasına girdi. Normal zamanda bir kirpi gibi dikenlerini göstererek etrafta gezer, bilirsiniz. Fakat hala yas tuttuğundan Jongin'le sarmaş dolaş oturmak ona batmıyordu. İlgi isteyen kedi yavrusundan hiçbir farkı yoktu. Bu bir bakıma iyiydi çünkü teselli edilmesi gerek tek kişi ben olsaydım Jongin benimle ilgilenecekti. Bu da benim suçlu ve rahatsız hissetmeme sebep olacaktı. Şimdiyse Minseok ve Jongin bu işi bölüşmek zorunda kalmıştı ve bu Jongin'e yanlışlıkla tuhaf davranmamı engelliyordu. Jongdae de ortaya söylediğimiz patates kızartmasının hepsini yemeyerek, hatta ona gözlerini dikmemeye çalışarak bize destek oluyordu.

"Biliyor musunuz, son zamanlarda dedikoduları getiren kişi hep siz olduğunuz için keyfim kaçıyor," Minseok elinden geldiğince ortamı yumuşatmaya çalışıyordu. "Mesleğimi çaldınız bir nevi."

"Özür dileriz, boyalı göle duyuru yapıp bundan sonra herhangi birimizle bir problemleri varsa gelip sana anlatmalarını isteyelim." Kafamı kaldırmadan yüzüne baktığımda gülümsediğini gördüm. Sonunda dalga geçebilecek kadar iyi hissettiğimi düşünüyor olmalıydı, ne yazık ki hissetmiyordum. Yalnızca ağlamayı kesmiştim ve elimden geldiğince muhabbete katılmaya çalışıyordum ki çocuklar benim adıma endişelenip durmasınlar.

"Fena fikir değilmiş aslında," dedi Jongdae dayanamayıp patates kızartmasına uzanırken. "Minseok duyduğu her şeyi bize anlatmazsa daha az üzülürsünüz belki." Bu sabah Jongin ve ben birbirimizden bağımsız pratik yapmaya karar verdiğimizde, Minseok ve Sehun da beraber alışveriş yapmaya karar vermişler. Aradan biraz zaman geçince, Jongdae bir şeyler yemek istediği ama yalnız yemekten nefret ettiği için haliyle bizi aramaya başlamış. Beni Chanyeol çekip gittikten yirmi dakika sonra buldu. Çalışma odasında sessiz sedasız ağlıyordum, halim dermanım kalmamıştı. Şaşırtıcı bir sabırla önce sakinleşmem için bekledi sonra da herkesi arayıp bir buluşma noktası belirledi. Jongdae'ye minnettardım, ruh halimin az da olsa iyileşmesine yardım etmiş ve beni elimden tutup kaldırmıştı. Genelde ilgisiz gözüktüğünden ve şaka yaparak kaynatmaya çalıştığından, onu böyle konularda hafife alırdım. Bu kadar ciddiyetsiz birinden böyle bir hamlenin geleceğini hiç tahmin etmezdim fakat Jongdae düşündüğümden çok daha olgundu ve bana sandığımdan çok daha fazla değer veriyordu. Bunu bilmek az da olsa iyi hissetmemi sağlamıştı. Ne yazık ki tüm bu yaşananların sonunda, Sehun ve Minseok'un planına uysun diye ağlamaktan şişmiş gözlerle kocaman bir alışveriş merkezinde oturduğum gerçeğiyle yüzleşmek pek hoş değildi. Her zamanki gibi Minseokların kanepesinde yatıp yuvarlanmayı tercih ederdim, zira şu an yakınımızdan geçen herkes şiş gözlerime bakıyormuş gibi hissediyordum. Duygu durumum bu kadar kötüyken gaza gelip, "Evet ağladım, ne var?" diye milletin suratına bağırma ihtimalim bir hayli yüksekti.

"Bence buna gerek kalmayacak, odadan taşındılar. Onlarla konuşmayı da kestik, yaşadıkları müthiş maceraları Minseok'tan gelen dedikodular sayesinde duyarız artık en fazla."

iyiyi anlamlandırma safhası // chanbaek Where stories live. Discover now