-Klaus Mikaelson-

839 53 23
                                    

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.


***

Herşey durulmuştu. Klaus söz verdiği gibi şehiri terk edecekti. İstediği herşeyi almıştı zaten. Damon, ayrılmanızdan bir hafta sonra Elena ile sevgili olmuştu.

Bu durum senin kalbini tahmininden çok acıtmıştı. Üstelik ikiside birbirine çok farklı bakıyordu. Gerçekten aşık olmuşlardı... Damon sana daha önce hiç böyle bakmamıştı. Ama kabul etmiştin. Bunun birgün olacağını zaten biliyordun ama normal karşılamak kolay değildi.

Elena senin çocukluk arkadaşındı. Sana bunu yapmak istememişti ancak kalbine söz geçiremiyordu. Kararını vermek için Grill'e gittin. Bir şişe sana çok iyi gelecekti. Bar tezgahına oturduğunda John sana hiç soru sormadan her zaman içtiğinden uzattı. Güldün.

"Daha ağır bir şeyler olsa iyi olur John." Kararsız kaldı ama eğilip başka bir şişe çıkardı.

"Seni patavatsız kız... Düşünmek için sarhoş olmayı istediğini hiç görmemiştim. Bu tuhaf geldi." Güldün. John iyi çocuktu.

"Damon mı?" Kafanı ağırca salladın, "Bir karar vermem gerek. Ama bunun onunla alakası yok." John kafasını salladı ve diğer müşterinin yanında gitti. Şişenin parasını masaya koyup eline aldın ve şişeyi sallaya sallaya yürüdün.

Klaus'un teklifini düşünüyordun. Gitmesini sen istemiştin ve o da söz vermişti. Sen onun gitmesini Elena için isterken Elena'nın bunu yapması seni hayal kırıklığına uğratmıştı. Damon sikinde bile değildi. Bir erkek için çocukluk arkadaşını böyle kırabilmesi seni incitmişti.

'pekala...' mırıldandın. Kararını vermiştin. Koşarak önüne çıkan ilk taksiyi durdurdun ve adresi verdin. Büyük malikanenin önüne geldiğinde şişenin son yudumunu içtin ve onu çöp konteynerına attın. Aceleci adımlarla ilerledin. Kapıyı çaldın ama kimse bakmadı.

Terk edilmiş gibiydi. En ufak bir ses bile duyamadın. Göz yaşları ile yere çöktün. Geç kalmıştın. Gitmişlerdi. Küçük ahşap tabureye tekme attın ve ağlayarak ormana girdin. Sık ağaçların köklerine basıp düşmeyi bile umursamadın. Hızlı ilerliyordun. Bir ağaç köküne bastığında toprakla birlikte kaydın ve düşmek üzereyken belinden birisi tuttu.

Nefesini tuttun. Gitmemişti.

"Klaus..." Islak bakan gözleri sana sabitlenmişti, "Gitmemişsin." Hafifçe güldü.

"Son ana kadar beklemek istedim aşkım. Bana geleceğini biliyordum." Doğrulup boynuna atladın ve hıçkırıklarını serbest bıraktın. Elleri sırtında oval çiziyor, seni sakinleştirmeye çalışıyordu. Kokusu ve fısıldayışı seni sakinleştirdi.

"Seni daima beklerim YN. Asla yalnız olmayacaksın." Elena'yı ima ettiğinde canın acıdı ama sana gerçeği söylemişti. Kollarından çıktığında yüzünü tuttun. Sakalları elini gıdıklarken bu hisse sevimlice güldün. Alnını onunkine yasladığında derince bir nefes çekti.

Kokunu ilk kez bu kadar yakından duyumsuyordu. Yutkunduğunu gördüğünde kalbin sıkıştı. Sana her yakın olduğunda onda etki bırakıyordun. Bu seni sesli bir şekilde güldürdü.

"Nereye gideceğiz? Diğerleri nerede?" Elijah, Kol ve Rebekah'ı sordun.

"Bekliyorlar. Rebekah ve Kol huysuzluğu yapacaktır ama Elijah daima onları sakinleştirecek birşey bulur. Olmadı boyunlarını kırmıştır." Kahkaha attın.

"New Orleans'a gideceğiz. Eşyalarını almak istermisin?" Kafanı salladın. New Orleans... Daha önce ona bu yeri çok merak ettiğini söylemiştin. Seni orada görmek için can atıyordu. Seni kucağına aldı ve bir anda kendini hızlı bir rüzgar eşliğinde odanda buldun.

Rebekah odandaydı ve elinde bavul vardı.

"Sen, nasıl?" Ukalaca güldü.

"Nik'e karşı koyamayacağını tahmin ettim ve gelip eşyalarını topladım. Yeterince ağaç olduk. Kol daha fazla bekleseydi hepimizi meydanda asıp sergilerdi." Klaus sırıttı, "onu kıyafet için bekletmediğimizde mutlu olacaktır." Kahkaha attın ve odanda son kez bakışlarını gezdirdin.

Elena, Caroline, Bonnie ve sen... Bu fotoğrafı almak istediğinden emin değildin. Anılarını burada bırakmaya karar verdin ve Klaus'un elini tutup evi terk ettin. Ev ve eşyaları senin değildi ne de olsa. Elena anne ve baban öldüğünde senin burada kalmanı istemişti. Onun evine daha yakın olduğu için sürekli yanına gelebilecekti.

Bu evde geçirdiğin anıları hatırlarken gözlerin doldu. Jenna, Jeremy ve diğerleri. Hep birlikte yaşadığınız o güzel günler. Elena daha Jenna'nın acısını atlatamadan onu öldüren kişiyle en yakın arkadaşının kaçtığını öğrendiğinde nasıl bir tepki verecekti çok merak ediyordun.

Büyük karavana bindiğinde Kol yataktan baş aşağı uzanmıştı. Komik bir görüntüydü.

"Ah, bende birlikte sex yaptığınızı düşünmeye başlamıştım. Rebekah kusmuş görünmediğine göre yola çıkabiliriz." Klaus göz devirdi ve elini tutup koltuğa oturdu. Onun yanına oturduğunda kafanı göğsüne koydun.

Alışmak kolay olmayacaktı. Bir kaç hafta önce sizi öldürmeye çalışan adamla şimdi sakince oturuyor olmak elbette tuhaf geliyordu ama rahatsız değildin. Onu seveceğini biliyordun. Klaus ile gittiğin için kendini biraz suçlu hissediyordun açıkçası.

Elena'yı üzmek için onu kullanıyormuş gibi geliyordu kulağa ama hayır, onun sana iyi geleceğini biliyordun. Kokusunu içine çekerek kafanı iyice göğsüne yerleştirdin. Burnunu saçlarına gömdüğünde artık şüphe kalmamıştı. İkinizde birbirinize iyi geliyordunuz.

***

Elena bu hikayede kötü bir karakter değildi arkadaşlar. Sadece Damon'ı seviyordu. Sizde Hem onu incitmek için hemde kendinizin mutlu olacağınızı bildiğiniz için Klaus ile gittiniz. Ama Elena kötü değildi. Küfür etmeyin Elena'ya jwjckckekwkd

multifandom- sevilen karakterlerOnde histórias criam vida. Descubra agora