~ Sirius Black ~

2K 78 17
                                    

Zaman döndürücüyü 20 kere çevirdin ve başının döndüğünü hissettin. Sirius ile sevgiliydin ve geçen gün gördüğün rüya yüzünden onun iyi olup olmadığına bakmak istedin. Belki basit bir rüya için zaman döndürücüyü kullanmak tehlikeliydi ancak başka bir çare gelmiyordu aklına.

Rüyanda Sirius'u bakanlıkta görmüştün ancak yaşının daha büyük olduğu kesindi. Etrafındaki mide bulandırıcı dönme hissi durduğunda etrafına baktın. Hala Hogwarts'taydın ancak duvarlar daha eski bir görünüme sahipti. Gryffidor ortak salonunun önüne geldiğinde hala şişman kadın portresi vardı.

Şifre değişmiş olmalıydı bu yüzden şifreleri tahmin etmeye çalıştın.

"Godric aşkına.."

"Merlinin Donu.."

"Şamarcı Söğüt.."

"Uzak durun yılanlar.."

Portre sonunda açıldığında konulan şifreye göz devirdin. Bu zamanda çapulcular okulda olsaydı emindin ki onlarda böyle bir şifre koyarlardı. İçeriye girdiğinde ortak salonda 3 çocuğu gördün. Şömineyle konuştuklarını farketmiştin ancak sen içeri girince hepsi sustu.

Şöminedeki siluet çoktan kaybolmuştu ve sen kim olduğunu  görememiştin. Gözlüklü olan çocuğu tıpkı James'e benzetmiştin ancak gözlerini tanıyamadın. Sonra oda arkadaşın Lily Evans'ın gözleri ile birebir aynı olduğunu gördün.

"Tanrım seni Sirius'un fotoğrafında görmüştüm!" Gözlüklü olan çocuk coşkuyla yanına geldiğinde kendini açıklama ihtiyacı hissettin, "Şey evet çünkü kendisi sevgilim olur. Sanırım sende James ve Lily'nin çocuğu olmalısın? Onların evleneceğine hiç umut vermemiştim."

Çocuğun yanındaki turuncu saçlı çocuk söze atladı, onun Weasleylerin çocuğu olduğunu düşündün,

"Ama sen ölüsün, bu nasıl olur?"

Dediği şey ile kanın dondu. Ölmek? Ama nasıl olur?

"Zaman döndürücü ile buraya geldim. Sen öldün de ne demek? Gelecekte ölümüyüm yani? Peki Sirius? O evlendimi?!" Hepsi seni koltuğa oturtup sakinleştirmeye çalıştı,

"Aslında tam bir mezarın yok. Sadece ortalardan kayboluyorsun. Belki bu zamana geldiğini bilmedikleri için öldüğünü sanıyorlar? Endişelenme, ayrıca nasıl oldu da bu kadar zaman ileriye gelebildin?"

Dedikleri ile sakinleştin. Haklıydı, belki geriye dönemiyordun ve seni bulamayınca öldüğünü düşünüyorlardı, "Dumbledore'dan ödünç aldım.."

"Yani çaldın?" dedi geldiğinden beridir ilk kez konuşan kız. Beti benzi atmış görünüyordu. Utançla kafanı salladın. Bir süre sonra senin orada kalmanı önerdiler. Yarın seni Sirius'un yanına götürüp ona sürpriz yapacaklardı.

Gecenin bir vakti Hermione olduğunu öğrendiğin kız seni sarsarak uyandırdı. Uykuna düşkün biri olduğun için biraz daha uyumakta ısrar ettin fakat dediği şey ile hızla toparlandın, "Sirius'un başı dertte!"

Harry ve bir kaç arkadaşı ile birlikte bakanlığa gittiniz. Rüyanın bakanlıkta olmasından dolayı korku tüm bedenini kaplamıştı. Esrar dairesine yöneldiğinizde buranın rüyandaki yer ile aynı olduğu farkettin.

"Bu bir tuzak!" diye bağırdın çünkü rüyandaki her şeyin gerçekleşmesi sana bunu  düşündürtmüştü. Senin bağırmandan sonra etrafta ardı ardına 'puf' sesleri duyuldu. Çevreniz ölüm yiyenlerle sarılmıştı. Bir süre onlara direndikten sonra Zümrüdü Anka Yoldaşlığı size katıldı ve ölüm yiyenlerle savaştılar.

Aralarında gördüğün tanıdık yüz ile neredeyse düşüp bayılacaktın, "Sirius!!" Sirius sesin geldiği yere baktığında seni gördü ve dona kaldı. Yıllar önce öldüğünü düşündüğü sevgilisi şuan karşısında duruyor ve ona sesleniyordu.

"YN?..." inanamazlıkla sordu. Sanki senin olduğuna inanamıyordu. Ona doğru koştun ve boynuna atladın. Rüyandaki gibi olmasına izin vermeyecektin. Harry'nin anne ve babasının öldüğünü öğrenmiştin ve bunun Sirius'u nasıl yıktığını tahmin edebiliyordun.

Onun acıları bir yana Harry'nin anne ve babası en çok güvendikleri kişiden darbe alarak kaybetmişlerdi hayatlarını. Şimdi Harry tekrar babasız kalamazdı. Kendisini feda edecekti belki ama Sirius yaşamalıydı. Seni bir süre üzüldükten sonra unuturdu ancak Harry Sirius'un ölümüne dayanamazdı. Tıpkı senin gibi...

O öleceğine sen ölmeyi kabul etmiştin. Rüyanda gördüğün her sahne bir bir gerçekleşirken bir başka 'puf' sesi duyuldu ve herkesi donduracak o ses duyuldu,

"AVADA KEDAVRA!"

Koşarak Sirius'un önüne atladın ve ona siper oldun. Sirius sana yeni kavuşmuşken seni tekrar kaybetmenin üstüne yürek burkan bir çığlık attı. Onun kollarına yığılırken yüzünde bir gülümseme vardı. Son nefesini vermeden önce konuştun,

"Buraya senin için geldim Sirius. Zaman döndürücü ile, gelmemden önce herkes öldüğümü sanmış ama eğer seni kurtaramasaydım ölürdüm. Beni affet ve bana kızma. Harry'nin sana ihtiyacı va-" sözünü tamamlayamadan nefesin kesildi.

Gitmeden önce 'en azından mezarım var' diye düşündün. Rüyanda Sirius bir perdenin içine düşüyordu ve eğer öyle olsaydı onun bir mezarı bile olmayacaktı. Aradan geçen uzun zamanın sonunda Harry Voldemort'u yenmişti.

Sirius, Voldemort öldükten sonra teslim olan Peter Pettigrew sayesinde aklanmış ve Harry'i yanına almıştı. Yıllar önce öldüğü sanılan YN'nin mezarı artık doluydu. YN ölmeden önce Sirius'un hayatına devam etmesini ummuştu fakat Sirius hiç evelenemedi. Yıllar yıllar sonra zamanı geldiğinde ölümü bir dost gibi karşıladı ve dünyadaki tek Black'de göçüp gitti.

Harry Potter YN'nin adına anıt diktirdi çünkü o olmasaydı asla baba şefkatini tadamazdı. Tüm büyücülük dünyası onu sevgiyle andılar...

***

Duygusal bir bölüm oldu. Keşke gerçekte de Sirius ölmeseydi...

Sirius için 'Lumos!'...

multifandom- sevilen karakterlerWhere stories live. Discover now